Bülent Ertekin
Köşe Yazarı
Bülent Ertekin
 

ŞÜKÜR NİMETİ ZİYADELEŞTİRİR

ŞÜKÜR NİMETİ ZİYADELEŞTİRİR.  Herşey zıddı ile bilinir.  Şayet zıddı yok ise nimetin adı ne olursa olsun kıymeti bilinmez ve dahi anlaşılmaz. Karanlık olmasa idi ışığın, Açlık olmasa idi ekmeğin, yemeğin, Soğuk olmasa idi sıcağın, Hastalık olmasa idi sağlığın, kıymetini bilebilir miydik acaba? Eminim ki "asla asla bilemezdik. Çok şükür ki herşeyin zıddı var ve biz bu zıtlıklar ile bize bahş edilen tüm nimetlerin kıymetini biliyoruz." diyor sunuzdur.  Peki verilen bunca nimete karşı ne yapıyoruz? Hala yiyiyor, yiyiyormuyuz?  Giyiniyor, yetmiyor dahasını da mı alıyoruz?  Ya ne yapıyoruz? Ya da ne yapmamız gerekiyor? Bu suale, Bediüzzaman Said-i Nursi hazretleri; Sözler eserinin 1.Söz’ünde kendisine sorulan “Asıl mal sahibi olan Allah bizden ne fiyat istiyor’’ sualine verdiği cevapta aslında bizlerin hayat felsefesinde ta en baştan olması gereken temel üç unsuru sayıyor: “Zikir, fikir ve şükür.’’  O halde gelin aşağıda  “Zikir, fikir ve şükür.’’  ibadetimizi ziyadeleştirecek olan  ÇOK GÜZEL BİR HİKAYEYİ OKUYALIM. İNANIN ÇOK AMA ÇOOOOK İYİ GELECEK.  ............  Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu izlemekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir dükkan için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı. Hem de güçlükle.. Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun baktığı ayakkabılar, sanki onu kendinden geçirmişti.Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan çıkıp yola koyulduğunda, adam dükkandan dışarı fırlayıp:  – Küçükk!. diye seslendi. Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller bir harika!. Çocuk, ona dönerek:  – Gerçekten çok güzeller!. diye tebessüm etti. Ama benim bir bacağım doğuştan eksik.  – Bence önemli değil!. diye, atıldı adam. Bu dünyada her şeyiyle tam insan yok ki!. Kiminin eli eksik, kiminin de bacağı. Kiminin de aklı ya da vicdanı. Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu. Adam ise konuşmayı sürdürdü:  – Keşke vicdanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik olsa idi. Çocuğun kafası iyice karışmıştı. Bu sefer adama doğru yaklaşıp:  – Anlayamadım!. dedi. Neden öyle olsun ki? – Çok basit!. dedi, adam. Eğer vicadının yoksa, cennete giremeyiz. Ama ayaklar yoksa, problem değil. Zaten orda tüm eksikler tamamlanacak. Hatta sakat insanlar, sağlamlara oranla, daha fazla mükafat görecekler…  Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar çektiği acılar, hafiflemiş gibiydi. Adam, vitrine işaret ederek:  – Baktığın ayakkabı, sana yakışır!. dedi. Denemek ister misin? Çocuk, başını yanlara sallayıp:  – Üzerinde 30 lira yazıyor, dedi. Almam mümkün değil ki!.  -İndirim sezonunu, senin için biraz öne alırım!. dedi adam. Bu durumda 20 liraya düşer. Zaten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder. Çocuk biraz düşünüp:  – Ayakkabının diğer teki işe yaramaz!. dedi. Onu kim alacak ki?  – Amma yaptın ha!. diye güldü adam. Onu da, sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım. Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı. Adam, devam ederek:  – Üstelik de öğrencisin değil mi? diye sordu. – İkiye gidiyorum!. diye atıldı çocuk. Üçe geçtim sayılır.  – Tamam işte!. dedi adam. 5 Lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5 lira. O da zaten pazarlık payı olur. Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti!. Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkana girdi. İçerdeki raflar, onun beğendiği modelin aynısıyla doluydu. Ama adam, vitrinde olanı çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra, çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi. Ve çıkarttığı eskiyi göstererek  – Benim satış işlemim bitti!. dedi. Sen de bana, bunu satsan memnun olurum.  – Şaka mı yapıyorsunuz? diye kekeledi çocuk. Onun tabanı delinmek üzere. Eski bir ayakkabı, para eder mi?  – Sen çok câhil kalmışsın be arkadaş.. dedi, adam. Antika eşyalardan haberin yok her halde. Bir antika ne kadar eski ise, o kadar para tutar. Bu yüzden ayakkabın, bence en az 30- 40 lira eder. Küçük çocuk, art arda yaşadığı şokları, üzerinden atabilmiş değildi.Mutlaka bir rüyada olmalıydı. Hem de hayatındaki en güzel rüya. Adamın, heyecandan terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kağıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10 liralık banknotu geri vererek:  – Bana göre 20 lira yeterli.. dedi. İndirim mevsimini başlattınız ya!..  Adam onu kıramayıp parayı aldı. Ve bu arada yanağına bir öpücük kondurdu. Her nedense içi içine sığmıyordu. Eğer bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir mutluluğu bulamazdı. Çocuk, yavaşça yerinden doğruldu. Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu. Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip:  – Babam haklıymış!. dedi.  ‘Sakat olduğum için, üzülmeme hiç gerek yok!’ demişti. (ALINTI)  CUMANIZ MÜBAREK OLSUN.  Selâm ve dua ile  Bülent ERTEKİN 
Ekleme Tarihi: 15 Şubat 2019 - Cuma

ŞÜKÜR NİMETİ ZİYADELEŞTİRİR

ŞÜKÜR NİMETİ ZİYADELEŞTİRİR. 

Herşey zıddı ile bilinir. 

Şayet zıddı yok ise nimetin adı ne olursa olsun kıymeti bilinmez ve dahi anlaşılmaz. Karanlık olmasa idi ışığın, Açlık olmasa idi ekmeğin, yemeğin, Soğuk olmasa idi sıcağın, Hastalık olmasa idi sağlığın, kıymetini bilebilir miydik acaba? Eminim ki "asla asla bilemezdik. Çok şükür ki herşeyin zıddı var ve biz bu zıtlıklar ile bize bahş edilen tüm nimetlerin kıymetini biliyoruz." diyor sunuzdur. 

Peki verilen bunca nimete karşı ne yapıyoruz? Hala yiyiyor, yiyiyormuyuz? 

Giyiniyor, yetmiyor dahasını da mı alıyoruz? 

Ya ne yapıyoruz? Ya da ne yapmamız gerekiyor? Bu suale, Bediüzzaman Said-i Nursi hazretleri; Sözler eserinin 1.Söz’ünde kendisine sorulan “Asıl mal sahibi olan Allah bizden ne fiyat istiyor’’ sualine verdiği cevapta aslında bizlerin hayat felsefesinde ta en baştan olması gereken temel üç unsuru sayıyor: “Zikir, fikir ve şükür.’’  O halde gelin aşağıda  “Zikir, fikir ve şükür.’’  ibadetimizi ziyadeleştirecek olan 

ÇOK GÜZEL BİR HİKAYEYİ OKUYALIM. İNANIN ÇOK AMA ÇOOOOK İYİ GELECEK. 

............ 

Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu izlemekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir dükkan için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı. Hem de güçlükle.. Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun baktığı ayakkabılar, sanki onu kendinden geçirmişti.Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan çıkıp yola koyulduğunda, adam dükkandan dışarı fırlayıp: 

– Küçükk!. diye seslendi. Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller bir harika!. Çocuk, ona dönerek: 

– Gerçekten çok güzeller!. diye tebessüm etti. Ama benim bir bacağım doğuştan eksik. 

– Bence önemli değil!. diye, atıldı adam. Bu dünyada her şeyiyle tam insan yok ki!. Kiminin eli eksik, kiminin de bacağı. Kiminin de aklı ya da vicdanı. Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu. Adam ise konuşmayı sürdürdü: 

– Keşke vicdanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik olsa idi. Çocuğun kafası iyice karışmıştı. Bu sefer adama doğru yaklaşıp: 

– Anlayamadım!. dedi. Neden öyle olsun ki? – Çok basit!. dedi, adam. Eğer vicadının yoksa, cennete giremeyiz. Ama ayaklar yoksa, problem değil. Zaten orda tüm eksikler tamamlanacak. Hatta sakat insanlar, sağlamlara oranla, daha fazla mükafat görecekler… 

Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar çektiği acılar, hafiflemiş gibiydi. Adam, vitrine işaret ederek: 

– Baktığın ayakkabı, sana yakışır!. dedi. Denemek ister misin? Çocuk, başını yanlara sallayıp: 

– Üzerinde 30 lira yazıyor, dedi. Almam mümkün değil ki!.

 -İndirim sezonunu, senin için biraz öne alırım!. dedi adam. Bu durumda 20 liraya düşer. Zaten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder. Çocuk biraz düşünüp: 

– Ayakkabının diğer teki işe yaramaz!. dedi. Onu kim alacak ki? 

– Amma yaptın ha!. diye güldü adam. Onu da, sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım. Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı. Adam, devam ederek: 

– Üstelik de öğrencisin değil mi? diye sordu. – İkiye gidiyorum!. diye atıldı çocuk. Üçe geçtim sayılır. 

– Tamam işte!. dedi adam. 5 Lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5 lira. O da zaten pazarlık payı olur. Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti!. Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkana girdi. İçerdeki raflar, onun beğendiği modelin aynısıyla doluydu. Ama adam, vitrinde olanı çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra, çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi. Ve çıkarttığı eskiyi göstererek 

– Benim satış işlemim bitti!. dedi. Sen de bana, bunu satsan memnun olurum. 

– Şaka mı yapıyorsunuz? diye kekeledi çocuk. Onun tabanı delinmek üzere. Eski bir ayakkabı, para eder mi? 

– Sen çok câhil kalmışsın be arkadaş.. dedi, adam. Antika eşyalardan haberin yok her halde. Bir antika ne kadar eski ise, o kadar para tutar. Bu yüzden ayakkabın, bence en az 30- 40 lira eder. Küçük çocuk, art arda yaşadığı şokları, üzerinden atabilmiş değildi.Mutlaka bir rüyada olmalıydı. Hem de hayatındaki en güzel rüya. Adamın, heyecandan terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kağıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10 liralık banknotu geri vererek: 

– Bana göre 20 lira yeterli.. dedi. İndirim mevsimini başlattınız ya!.. 

Adam onu kıramayıp parayı aldı. Ve bu arada yanağına bir öpücük kondurdu. Her nedense içi içine sığmıyordu. Eğer bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir mutluluğu bulamazdı. Çocuk, yavaşça yerinden doğruldu. Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu. Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip: 

– Babam haklıymış!. dedi. 

‘Sakat olduğum için, üzülmeme hiç gerek yok!’ demişti. (ALINTI) 

CUMANIZ MÜBAREK OLSUN. 

Selâm ve dua ile 

Bülent ERTEKİN 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.