Bülent Ertekin
Köşe Yazarı
Bülent Ertekin
 

DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ Mİ? YOKSA DUYGUSUZ???

DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ Mİ?  YOKSA DUYGUSUZ??? Yakın bir zamanda İzmir ili, Ödemiş ilçesi Kaymakçı Çok Programlı Lisesi müdürü Ayhan KÖKMEN iki öğrencisi tarafından tüfekle vurularak öldürülmüştü. Olay tüm Türkiye'de büyük bir infial uyandırmıştı. Olayın üzerinden bir müddet sonra görevlendirilen müfettişin yazdığı raporundaki TESPİTLER, GÜNLERCE  konuşuldu ve tartışıldı. Saygıdeğer müfettişimiz  Doğan CEYLAN, yazdığı raporda içinde yaşadığımız bundan sonraki günlerde de yaşayacak olacağımız bu tür olayların vahim neticelerininde habercisi olarak hepimizi YAZDIĞI KESKİN UYARILAR ile adeta ciğerimizden vurdu. Burada, saygıdeğer hocamın bütün tespitlerinin altına  üç kız evladı olarak imzamı atarım. Saygıdeğer hocam,  "DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ"  başlığını atarken çocuklarımızın içinde bulunduğu acı, bir o kadar da hakikat olan durumlarını gözlerimizin önüne seriyordu. Şimdi burada duruyor ve  problemin sadece çocuklarımız ve ebeveynlerinde  olmadığını  ifade etmek istiyorum. Peki öyle ise; SUÇLU yada(öyle demiyelim de)  KİMLER ve NERDE HATA ETTİLER ? KİMLER SORUMLU??? Evet bu çocukları bu duruma sadece ve sadece ANNE VE BABA yani AİLE ler getirmedi. Suçlu ÜÇLÜ SAÇ AYAĞI olarak ifade edebileceğimiz AİLE.. OKUL... MAHALLE... dir. "Buda nerede çıktı" demeyin. Sayın müfettişin yukarıda saydığı bütün mili manevi ve ahlaki terbiye ve eğitimleri bizler okul öncesine  kadar önce ailemizden, anne ve babamızdan alırdık. Sonrasında ise, okul başlar ve okulda o hala çok sevdiğimiz, gördüğümüz zaman önümüzü saygı ile iliklediğimiz, ellerine sarılıp büyük bir hürmet ve saygı ile öptüğümüz   SAYGIDEĞER ÖĞRETMENLERİMİZ den alırdık. Yani taş üstüne ikinci taşı okulumuz ve öğretmenlerimiz koydu. Zaman zaman çocuksu haşerelikler yaptığımızda da  kulaklarımız çekilirdi. Bizde yaptığımız hatanın bilinci içerisinde yüzümüz kızarır ve sıramıza oturur idik. Oysa bugün çocuklarımız üzerindeki tasvirini yaptığım ikinci KONTROL NOKTASI yani OKUL ve ÖĞRETMEN eğitim ve terbiyesi bitmiştir. Zira sizlerde gayet iyi bilirsiniz ki;  ÖĞRETMEN TALEBESİNE BİRŞEY SÖYLEYEMEZ!!! ÖĞRETMEN TALEBESİNİN kula2ğını ÇEKEMEZ!!! ÖĞRETMEN TALEBESİNE KÖTÜ BİR NOT DAHİ VEREMEZ!!! Hele bir söylesin.Vay ki vay..  Hele bir kulağını çeksin.  12 yaşındaki SIPA!!! dahi baş parmağını küstahça öğretmenine kaldırarak "sizi milli eğitime şikayet edeceğim. Bizimde haklarımız var." diyecek kadar küstahlaşır. Hızını alamaz bir de anne babasını yetmez yedi sülalesini okula getirtir. Saygıdeğer, eli öpülesi bu değerli insanları utanmadan sıkılmadan hicab dahi  duymadan alırlar aralarına darp ederler. Gelin şimdi; bu öğretmen bu çocuklara, TERBİYE...  AHLAK...  SAYGI... SEVGİ... HÜRMET gibi ahlaki ve manevi eğitimi versin yâda  verebilsin.  Sonuç.  SALDIM ÇAYIRA ..... yâda  NE HALLERİ VARSA GÖRSÜNLER!!! bitmişlik sendromu. Ya MAHALLE???  Mahalle bizim huzur ve mutluluk kaynağımız idi. Okuldan geldikten sonra en büyük eğlencemiz ve mutluluğumuz mahalledeki arkadaşlarımız ile oyunlar oynamaktı. Hatalı  bir fiil, yanlış bir söz yapmanız mümkün mü? Mahallenin büyükleri önce ikaz eder, olmadı hafiften  kulaklar çekilir. Finalde ise anne ve babaya "Sıdıka ablaaa, Halil abiiii Bülent böyle böyle yaptı bilesin haaaa " diye annemize şikayet değil KONTROL edilmesi için bir uyarı gönderilirdi. Tabiiki bu işin birde finali vardı(!). Final çok muhteşem olurdu. Annenizin eline aldığı bir SÜPÜRGE ile yâda TERLİK İLE EVİ TAVAF ETMEKLE (!) nihayete ererdi. Düşünsenize bir, bugün  annesini arkasından terlik attı diye mahkemeye veren HAYIRLI EVLADI(!) İşte biz/ler böyle ÜÇLÜ KONTROL PANOSU veya SAÇ AYAĞI  ile adam gibi adamlar, hanımefendiler, beyefendiler olduk. Eminim ki; herkes o çoğu şeyin olmadığı ama mutluluk, huzur, sevgi, saygı komşuluk, kardeşlik duygularının sadece evimizi değil mahallemizi sokağımızı  kapladığı gün ve yılları  HASRETLE YADEDİYOR, "NE GÜZEL GÜNLERDİ O GÜNLER diyorsunuzdur. İşte öyle bir nesilden, öğretmenini bıçaklayan, öldüren, annesini terlik attı diye mahkemeye veren, çocukları oyun yüzünden kavga ettiler diye yedi sülalesini mahalleye taşıyıp birbirlerine taş, sopa, bıçak vs ile birbirine  giren bıçaklayan hatta ve hatta öldüren bir toplum olduk. Çocuklar böyle kendiliğinden DUYGUSUZ olmadı/lar sayın müfettişim.. Onları önce ANNE BABALARI  sonra  OKUL ve ÖĞRETMENLERİMİZ  Sonrasında da MAHALLELİ olarak yani ÜÇLÜ SAÇ AYAĞI OLARAK  BİZ, HEPİMİZ YAPTIK. Şimdi eserlerimiz ile övunüyormuyuz?  Hayır!!! Yine, yeni, yeniden  FABRİKA AYARLARINA DÖNÜP  bizi yetiştirenler gibi, bizde yeni nesli yetiştirmekle mükellefiz. NOT: Yarın ki yazımızda.   BİZİM ANNELERİMİZ VE BABALARIMIZ ÇOK İYİ İNSANLAR, ANCAK ÇOK “KÖTÜ ” ANNE VE BABALAR olsun. Selâm ve dua ile Bülent ERTEKİN 
Ekleme Tarihi: 10 Ağustos 2018 - Cuma

DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ Mİ? YOKSA DUYGUSUZ???

DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ Mİ? 
YOKSA DUYGUSUZ???

Yakın bir zamanda İzmir ili, Ödemiş ilçesi Kaymakçı Çok Programlı Lisesi müdürü Ayhan KÖKMEN iki öğrencisi tarafından tüfekle vurularak öldürülmüştü. Olay tüm Türkiye'de büyük bir infial uyandırmıştı. Olayın üzerinden bir müddet sonra görevlendirilen müfettişin yazdığı raporundaki TESPİTLER, GÜNLERCE  konuşuldu ve tartışıldı. Saygıdeğer müfettişimiz  Doğan CEYLAN, yazdığı raporda içinde yaşadığımız bundan sonraki günlerde de yaşayacak olacağımız bu tür olayların vahim neticelerininde habercisi olarak hepimizi YAZDIĞI KESKİN UYARILAR ile adeta ciğerimizden vurdu.

Burada, saygıdeğer hocamın bütün tespitlerinin altına  üç kız evladı olarak imzamı atarım.
Saygıdeğer hocam,  "DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ"  başlığını atarken çocuklarımızın içinde bulunduğu acı, bir o kadar da hakikat olan durumlarını gözlerimizin önüne seriyordu.
Şimdi burada duruyor ve  problemin sadece çocuklarımız ve ebeveynlerinde  olmadığını  ifade etmek istiyorum.
Peki öyle ise; SUÇLU yada(öyle demiyelim de) 
KİMLER ve NERDE HATA ETTİLER ?
KİMLER SORUMLU???

Evet bu çocukları bu duruma sadece ve sadece
ANNE VE BABA yani AİLE ler getirmedi. Suçlu ÜÇLÜ SAÇ AYAĞI olarak ifade edebileceğimiz
AİLE..
OKUL...
MAHALLE... dir.
"Buda nerede çıktı" demeyin.
Sayın müfettişin yukarıda saydığı bütün mili manevi ve ahlaki terbiye ve eğitimleri bizler okul öncesine  kadar önce ailemizden, anne ve babamızdan alırdık.

Sonrasında ise, okul başlar ve okulda o hala çok sevdiğimiz, gördüğümüz zaman önümüzü saygı ile iliklediğimiz, ellerine sarılıp büyük bir hürmet ve saygı ile öptüğümüz  

SAYGIDEĞER ÖĞRETMENLERİMİZ den alırdık.

Yani taş üstüne ikinci taşı okulumuz ve öğretmenlerimiz koydu. Zaman zaman çocuksu haşerelikler yaptığımızda da  kulaklarımız çekilirdi. Bizde yaptığımız hatanın bilinci içerisinde yüzümüz kızarır ve sıramıza oturur idik. Oysa bugün çocuklarımız üzerindeki tasvirini yaptığım ikinci KONTROL NOKTASI yani OKUL ve ÖĞRETMEN eğitim ve terbiyesi bitmiştir. Zira sizlerde gayet iyi bilirsiniz ki; 

ÖĞRETMEN TALEBESİNE BİRŞEY SÖYLEYEMEZ!!!
ÖĞRETMEN TALEBESİNİN kula2ğını ÇEKEMEZ!!!
ÖĞRETMEN TALEBESİNE KÖTÜ BİR NOT DAHİ VEREMEZ!!!

Hele bir söylesin.Vay ki vay.. 
Hele bir kulağını çeksin. 
12 yaşındaki SIPA!!! dahi baş parmağını küstahça öğretmenine kaldırarak "sizi milli eğitime şikayet edeceğim. Bizimde haklarımız var." diyecek kadar küstahlaşır. Hızını alamaz bir de anne babasını yetmez yedi sülalesini okula getirtir. Saygıdeğer, eli öpülesi bu değerli insanları utanmadan sıkılmadan hicab dahi  duymadan alırlar aralarına darp ederler.

Gelin şimdi; bu öğretmen bu çocuklara,
TERBİYE... 
AHLAK... 
SAYGI...
SEVGİ...
HÜRMET gibi ahlaki ve manevi eğitimi versin yâda  verebilsin. 
Sonuç. 
SALDIM ÇAYIRA .....
yâda 
NE HALLERİ VARSA GÖRSÜNLER!!! bitmişlik sendromu.

Ya MAHALLE??? 
Mahalle bizim huzur ve mutluluk kaynağımız idi. Okuldan geldikten sonra en büyük eğlencemiz ve mutluluğumuz mahalledeki arkadaşlarımız ile oyunlar oynamaktı. Hatalı  bir fiil, yanlış bir söz yapmanız mümkün mü? Mahallenin büyükleri önce ikaz eder, olmadı hafiften  kulaklar çekilir. Finalde ise anne ve babaya "Sıdıka ablaaa, Halil abiiii Bülent böyle böyle yaptı bilesin haaaa " diye annemize şikayet değil KONTROL edilmesi için bir uyarı gönderilirdi.
Tabiiki bu işin birde finali vardı(!). Final çok muhteşem olurdu. Annenizin eline aldığı bir SÜPÜRGE ile yâda TERLİK İLE EVİ TAVAF ETMEKLE (!) nihayete ererdi. Düşünsenize bir, bugün  annesini arkasından terlik attı diye mahkemeye veren HAYIRLI EVLADI(!)

İşte biz/ler böyle ÜÇLÜ KONTROL PANOSU veya SAÇ AYAĞI  ile adam gibi adamlar, hanımefendiler, beyefendiler olduk. Eminim ki; herkes o çoğu şeyin olmadığı ama mutluluk, huzur, sevgi, saygı komşuluk, kardeşlik duygularının sadece evimizi değil mahallemizi sokağımızı  kapladığı gün ve yılları 
HASRETLE YADEDİYOR,
"NE GÜZEL GÜNLERDİ O GÜNLER diyorsunuzdur.

İşte öyle bir nesilden,
öğretmenini bıçaklayan, öldüren,
annesini terlik attı diye mahkemeye veren, çocukları oyun yüzünden kavga ettiler diye yedi sülalesini mahalleye taşıyıp birbirlerine taş, sopa, bıçak vs ile birbirine  giren bıçaklayan hatta ve hatta öldüren bir toplum olduk.
Çocuklar böyle kendiliğinden DUYGUSUZ olmadı/lar sayın müfettişim..
Onları önce
ANNE BABALARI 
sonra 
OKUL ve ÖĞRETMENLERİMİZ 
Sonrasında da
MAHALLELİ olarak yani

ÜÇLÜ SAÇ AYAĞI OLARAK 
BİZ,
HEPİMİZ YAPTIK.

Şimdi eserlerimiz ile övunüyormuyuz? 
Hayır!!!
Yine, yeni, yeniden 
FABRİKA AYARLARINA DÖNÜP  bizi yetiştirenler gibi, bizde yeni nesli yetiştirmekle mükellefiz.

NOT: Yarın ki yazımızda.  
BİZİM ANNELERİMİZ VE BABALARIMIZ ÇOK İYİ İNSANLAR, ANCAK ÇOK “KÖTÜ ” ANNE VE BABALAR olsun.

Selâm ve dua ile
Bülent ERTEKİN 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.