Manileri bile güzel ülkem... Öyle anlar gelir ki bir mâni paylaşırsınız. Paylaştığınız bu mani kocaman bir kitabın ana fikri gibidir. Kimi zaman, ki (eskilerin uzun kış günlerinde akşamları neşelendiren) mana dolu, hem de öyle böyle değil, dolu dolu sözler vardır. Maniler, tekerlemeler işte böyle kelime veya cümlelerdir. Gün geçmiyor ki şu ANAHTAR ADAM, KİLİT ŞAHSİYET Adil ÖK(s)ÜZ hakkında bir haber resim çıkmaya dursun. 16 Temmuz 2016 sabahı Akıncı Üssü çevresinde yakalandıktan sonra FETÖ’cü hakimler eliyle salıverilen ve 18 Temmuz’da elini kolunu sallayarak uçakla Ankara’dan İstanbul’a giden FETÖ imamı Adil Öksüz’ün yeni görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde örgütün “Hava Kuvvetleri İmamı” Adil Öksüz’un, FETÖ’cülerin sıkça yediği ‘maklube’ sofrasında görüntüleri yer alıyor. (Yeni Şafak 12.10.2017) Görüntüler 23 Ekim 2011 Van Depremi sonrasında çekildiği arka fondan gelen haberlerden anlaşılıyor. Eşiyle ve çocuklarıyla mutfakta görünen Öksüz, maklube yemeğini yaptıktan sonra sofraya geçiyor. Görüntülerde, Öksüz’ün kayınbabası ile FETÖ’nün Rusya imamı kayınbiraderi Ali Sami Yıldırım ile birlikte sohbet ettiği görülüyor. İşte bu haberleri okuyunca malum şu tekerlemelerden birisi aklıma geldi: Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; develer tellal, pireler berber, karınca dülger iken; eski hamamın tası yok, peştamalın ortası yok. Falan filan karıncayı nallayıp sırtına palan vuran, duydun mu sen hiç böyle yalan? O yalan, bu yalan, fili yuttu bir yılan. Heybenin gözünden camız yavrusu düştü. Eşeğe binip deveyi kucağına alan ağalar, söyleyin bakalım bu damı yalan? Yalanı yuhalayalım hadi bakalım masala başlayalım. Yahu ne adammış be yaa! Tıpkı CASPER gibi. Nerde? Kiminle? Nasıl kaçtı? Kimler kaçırdı? Neyle kaçırdılar? Nasıl kaçırdılar? İşte burada gene şeytan devreye giriyor ve beni gene rahat bırakmıyor. Gene zihnime bir mâni patlattı. -Komşu, komşu ! -Hu, hu! -Oğlun geldi mi? -Geldi -Ne getirdi? -İnci, boncuk. -Kime, kime? -Sana, bana. -Başka kime? -Kara kediye -Kara kedi nerede? -Ağaca çıktı -Ağaç nerede? -Balta kesti -Balta nerede? -Suya düştü. -Su nerede? -ÖK(s)ÜZ içti. -ÖK(s)ÜZnerede? -Dağa kaçtı. -Dağ nerede? -Yandı, bitti kül oldu. Gördünüz mü bizim ÖK(s)ÜZ nerede imiş.? Ne diyelim , haykırırcasına diyoruz ki: BULUN ARTIK ŞU ÖK(s)ÜZ'ü. Selâm ve dua ile Bülent ERTEKİN