Bülent Ertekin
Köşe Yazarı
Bülent Ertekin
 

AF TÜRK MİLLETİNE HAYIRLI/ UĞURLU OLMASIN

AF, TÜRK MİLLETİNE  HAYIRLI / UĞURLU OLMASIN. Yıllardır bitiremedik. Bu gidişlede biteceğe de hiç ama hiç benzemiyor. Konumuz : AFFFFFFF!!! Yakın bir tarihte muhalefet partisinin aynı zamanda da CUMHUR İTTİFAKININ üyesi olan sayın Devlet BAHÇELİ nin gündeme getirdiği, mahkumları ve yakınlarını heyecanlandıran konu : AF, “Meclis nasıl karar verirse... Nihayetinde 50 milletvekilimiz var. Toplumsal beklenti ve ihtiyaç oluştu. Bunu dikkate almak lazım”  (Devlet BAHÇELİ) AFFFF!  Peki, Kime? Neden? Niçin? Ve daha nice  cevap bekleyen soruları alt alta sıralamak mümkün. Bir faydası olacaksa  kime?  kimlere?  neden?  niçin? sorularını da sormadan edemeyeceğim. Zira gerek esnafa ve  vergi mükelleflerine gerekse mahkumlar için yapılan bu aflar sonrasında bakıldığında geçici ağrıları,acıları, sıkıntıları, üzüntüleri  dindirse de temelde hiçbir probleme çözüm getirmiyor, getirmemiş. Aksine vatandaşın  ADALETE, KORUYUCULARINA,  KARAR VERİCİLERİ üzerinde  MENFİ DÜŞÜNCELERE SEBEB OLMUŞ, ADALET ZARAR GÖRMÜŞ VE DAHİ GÖRMEYE DE DEVAM EDECEK GİBİ. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de Cumhuriyet tarihi boyunca çeşitli adlar altında 100'ü aşkın af yasası çıkarıldı. Yani TC ninde yaşı düşünülecek olursa HER SENE BİR AF GİBİ(!) Türkiye, ilk genel af ile 7 Ocak 1922'de tanışıyor.  Toplam dört maddeden oluşan bu yasa ile cezalarının üçte ikisini tamamlayan mahkûmların kalan cezaları affediliyor, Bunu 1923 ve 1924 afları izledi. 26 Aralık 1923 tarihinde ikinci genel af yasası çıkarıldı. Yapılan  düzenlemeyle 29 Ekim 1923 tarihine kadar işlenmiş suçlara verilen cezaların yarısı affa tabi tutuldu. Yasayla af kapsamına gireceklerin üç ay içinde teslim olmaları koşulu getirildi. 1933 yılında Cumhuriyet’in 10. yılı, dönümü dolayısıyla 26 Ekim 1933 tarihinde yeni bir genel af yasası çıkarıldı. Bu yasayla 5 yılı geçmeyen hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar hakkında takibat yapılmamasına ve 3 yılı geçenlerin cezasının affına ilişkin düzenleme getirildi.  27 Mayıs 1960 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yönetime el konulmasından sonra, 26 Ekim 1960 tarihinde genel af yasası çıkarıldı. Yasayla kusurdan doğan suçlarla üst sınırı 5 yılı geçmeyen  hürriyeti  bağlayıcı cezalar hakkında takibat yapılmaması hükmü getirildi. Bu af yasasında; devlet aleyhine, ırza yönelik ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar gibi bazı suçlara verilen cezalar af kapsamı dışında bırakıldı. 1974 yılında Cumhuriyet’in 50. yılı nedeniyle yapılan dört başı mamur aflarla birlikte tam 10 genel af niteliğinde af ve 4 genel affa ek yasa çıkarıldı.  Asıl adı Şartla Salıverme ve Erteleme Yasası olan 22 Aralık 2000'de Rahşan Ecevit'in önerisiyle çıkarılan ve devlete karşı işlenen suçlar dışındaki suçlara erteleme veya şartlı salıverme getiren yasa,  kamuoyunda ‘Rahşan Affı’ olarak adlandırıldı. 9 Aralık 2000’de ölüm orucu eylemlerini sona erdirmek için başlatılan ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ndan 3 gün sonra 4616 sayılı ‘Şartla Salıverme ve Erteleme Yasası’ çıkarılmıştı. Cezaevlerinde yer kalmadığı için çıkarılan af yasasının ardından 70 bin kişilik kapasitesi dolan cezaevlerinin nüfusu 40 bine kadar düşmüştü. Ancak, 3 yılda mahkûm sayısı 20 bin artarak yeniden 64 bine çıktı. 2000 ve 2002 yıllarında çıkarılan şartlı salıverme ve cezaların ertelenmesine dair yasalar da buna eklendiğinde ortalama 6,5 yılda bir genel af çıkarılmış oldu. Sonuç itibari ile af, her şeyden önce iki tarafı keskin bir kılıç gibi gözüküyor. Bazılarını güldürürken bazılarını ağlatıyor.  Dikkat edilmesi gerekir ki AFFEDİLEN KİŞİLER "MASUM" DEĞİL, "SUÇLU"DURLAR.  Genel Af; bu suçları bilerek, taammüden işleyen kişileri "temiz" vatandaşların arasına salmak anlamına geliyor. Gerek bireysel vicdanlarda gerek toplumsal vicdanda cereyan eden olumsuz düşüncelerin en belirgin işareti; bireylerde ve toplumda adalet duygusunun zayıflamasına, bir başka ifadeyle "bu memlekette adalet yok" düşüncesinin sistematik olarak yerleşmesine, kökleşmesine sebebiyet vermesidir. Rahşan Ecevit’in "Ben affı garibanlar için istedim, katiller yararlandı." sözü de pişmanlığın bir göstergesi olarak yorumlanmıştır. İşte bu yüzden diyorum ki  HIRSIZI,  KATİLİ,  HORTUMCUYU, KADIN KATİLLERİNİ, SATANİST CANİLERİ,  ÇOCUKLARIN IRZINA GEÇTİKTEN SONRA BOĞANLARI dışarı ÇIKARILACAK OLMASI  veya  DÜŞÜNÜLMESİ MUHTEMEL BİR  AF,  TÜRK MİLLETİNE  HAYIRLI/UĞURLU OLMASIN. Selâm ve dua ile  Bülent ERTEKİN 
Ekleme Tarihi: 21 Eylül 2018 - Cuma

AF TÜRK MİLLETİNE HAYIRLI/ UĞURLU OLMASIN

AF, TÜRK MİLLETİNE 
HAYIRLI / UĞURLU OLMASIN.

Yıllardır bitiremedik.
Bu gidişlede biteceğe de hiç ama hiç benzemiyor.
Konumuz : AFFFFFFF!!!
Yakın bir tarihte muhalefet partisinin aynı zamanda da CUMHUR İTTİFAKININ üyesi olan sayın Devlet BAHÇELİ nin gündeme getirdiği, mahkumları ve yakınlarını heyecanlandıran konu : AF,

“Meclis nasıl karar verirse... Nihayetinde 50 milletvekilimiz var. Toplumsal beklenti ve ihtiyaç oluştu. Bunu dikkate almak lazım” 
(Devlet BAHÇELİ)

AFFFF! 
Peki,
Kime?
Neden?
Niçin?
Ve daha nice  cevap bekleyen soruları alt alta sıralamak mümkün.
Bir faydası olacaksa 
kime? 
kimlere? 
neden? 
niçin? sorularını da sormadan edemeyeceğim. Zira gerek esnafa ve  vergi mükelleflerine gerekse mahkumlar için yapılan bu aflar sonrasında bakıldığında geçici ağrıları,acıları, sıkıntıları, üzüntüleri  dindirse de temelde hiçbir probleme çözüm getirmiyor, getirmemiş. Aksine vatandaşın 
ADALETE,
KORUYUCULARINA, 
KARAR VERİCİLERİ üzerinde 
MENFİ DÜŞÜNCELERE SEBEB OLMUŞ,
ADALET ZARAR GÖRMÜŞ VE DAHİ GÖRMEYE DE DEVAM EDECEK GİBİ.

Yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de Cumhuriyet tarihi boyunca çeşitli adlar altında 100'ü aşkın af yasası çıkarıldı. Yani TC ninde yaşı düşünülecek olursa HER SENE BİR AF GİBİ(!)

Türkiye, ilk genel af ile 7 Ocak 1922'de tanışıyor. 
Toplam dört maddeden oluşan bu yasa ile cezalarının üçte ikisini tamamlayan mahkûmların kalan cezaları affediliyor,

Bunu 1923 ve 1924 afları izledi.
26 Aralık 1923 tarihinde ikinci genel af yasası çıkarıldı. Yapılan  düzenlemeyle 29 Ekim 1923 tarihine kadar işlenmiş suçlara verilen cezaların yarısı affa tabi tutuldu. Yasayla af kapsamına gireceklerin üç ay içinde teslim olmaları koşulu getirildi.

1933 yılında Cumhuriyet’in 10. yılı, dönümü dolayısıyla 26 Ekim 1933 tarihinde yeni bir genel af yasası çıkarıldı. Bu yasayla 5 yılı geçmeyen hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar hakkında takibat yapılmamasına ve 3 yılı geçenlerin cezasının affına ilişkin düzenleme getirildi. 

27 Mayıs 1960 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yönetime el konulmasından sonra, 26 Ekim 1960 tarihinde genel af yasası çıkarıldı. Yasayla kusurdan doğan suçlarla üst sınırı 5 yılı geçmeyen  hürriyeti  bağlayıcı cezalar hakkında takibat yapılmaması hükmü getirildi. Bu af yasasında; devlet aleyhine, ırza yönelik ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar gibi bazı suçlara verilen cezalar af kapsamı dışında bırakıldı.


1974 yılında Cumhuriyet’in 50. yılı nedeniyle yapılan dört başı mamur aflarla birlikte tam 10 genel af niteliğinde af ve 4 genel affa ek yasa çıkarıldı. 

Asıl adı Şartla Salıverme ve Erteleme Yasası olan 22 Aralık 2000'de Rahşan Ecevit'in önerisiyle çıkarılan ve devlete karşı işlenen suçlar dışındaki suçlara erteleme veya şartlı salıverme getiren yasa,  kamuoyunda ‘Rahşan Affı’ olarak adlandırıldı.

9 Aralık 2000’de ölüm orucu eylemlerini sona erdirmek için başlatılan ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ndan 3 gün sonra 4616 sayılı ‘Şartla Salıverme ve Erteleme Yasası’ çıkarılmıştı. Cezaevlerinde yer kalmadığı için çıkarılan af yasasının ardından 70 bin kişilik kapasitesi dolan cezaevlerinin nüfusu 40 bine kadar düşmüştü. Ancak, 3 yılda mahkûm sayısı 20 bin artarak yeniden 64 bine çıktı.

2000 ve 2002 yıllarında çıkarılan şartlı salıverme ve cezaların ertelenmesine dair yasalar da buna eklendiğinde ortalama 6,5 yılda bir genel af çıkarılmış oldu.

Sonuç itibari ile af, her şeyden önce iki tarafı keskin bir kılıç gibi gözüküyor. Bazılarını güldürürken bazılarını ağlatıyor. 
Dikkat edilmesi gerekir ki AFFEDİLEN KİŞİLER "MASUM" DEĞİL, "SUÇLU"DURLAR. 
Genel Af; bu suçları bilerek, taammüden işleyen kişileri "temiz" vatandaşların arasına salmak anlamına geliyor.

Gerek bireysel vicdanlarda gerek toplumsal vicdanda cereyan eden olumsuz düşüncelerin en belirgin işareti; bireylerde ve toplumda adalet duygusunun zayıflamasına, bir başka ifadeyle "bu memlekette adalet yok" düşüncesinin sistematik olarak yerleşmesine, kökleşmesine sebebiyet vermesidir.

Rahşan Ecevit’in "Ben affı garibanlar için istedim, katiller yararlandı." sözü de pişmanlığın bir göstergesi olarak yorumlanmıştır.

İşte bu yüzden diyorum ki 
HIRSIZI, 
KATİLİ, 
HORTUMCUYU,
KADIN KATİLLERİNİ,
SATANİST CANİLERİ, 
ÇOCUKLARIN IRZINA GEÇTİKTEN SONRA BOĞANLARI dışarı ÇIKARILACAK OLMASI 
veya 
DÜŞÜNÜLMESİ

MUHTEMEL BİR  AF, 
TÜRK MİLLETİNE 
HAYIRLI/UĞURLU OLMASIN.

Selâm ve dua ile 
Bülent ERTEKİN 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.