Her yıl binlerce aile dağılırken, geride kalan çocuklar ve ebeveynler sadece duygusal değil, ekonomik ve sosyal anlamda da derin yaralarla baş başa kalıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2024 yılında Türkiye’de gerçekleşen boşanma sayısı 200 bini geçti. Bu boşanmaların %62’sinde velayet anneye verildi. Velayetin annede kaldığı her dosyada, baba bir anda “nafaka ödeyen”, “çocuğunu ancak mahkeme izin verirse görebilen”, “doğum günü için aradığında bile saati sorun edilen” bir figüre dönüşüyor.
Ve o andan itibaren, birçok baba için artık hayat; çocuklarına duygusal bağ kurmaktan çok, onlara finansal yükümlülüklerle “ortaklık” yürütmek haline geliyor.
Birer Limited Şirket Gibi Babalar
Bir limited şirketin temel özelliği nedir? Sınırlı sorumluluk. Yani hissedarlar, sadece koydukları sermaye kadar sorumludur. Bugün Türkiye’de boşanmış birçok baba da tam olarak bu modele zorlanıyor.
Aylık nafaka: Ödenir.
Okul masrafı: Katkı yapılır.
Doğum günü hediyesi: Faturası gönderilir.
Tatil: Belirli gün, saat ve mahkeme kararıyla.
Ancak işin duygusal kısmı? Birçok baba, çocuklarının hayatında bir figüran rolüne hapsediliyor. Oysa babalık, salt “geçindirmek” değil, “birlikte büyümek”tir.
Ekonomik Yük Değil, Duygusal Erişim Talebi
Türkiye’de ortalama bir boşanma sürecinde, babaların %78’i nafaka yükümlüsü oluyor. Ancak yapılan saha araştırmaları, boşanmış babaların %52’sinin çocuklarını düzenli göremediğini, %31’inin de çocuklarıyla hiçbir iletişimi kalmadığını ortaya koyuyor (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2023).
Bu noktada sorulması gereken soru şu:
Baba olmak, yalnızca finansal bir yükümlülük müdür?
Yoksa çocuğun gelişiminde her iki ebeveynin de aktif varlığı bir hak mıdır?
Ortak Velayet Tartışması
Gelişmiş ülkelerde ortak velayet, boşanma sonrası çocukların her iki ebeveyniyle de dengeli ve sağlıklı bir ilişki kurmasına imkan tanıyor. Almanya, İsveç ve Kanada gibi ülkelerde, boşanma sonrası ebeveynler çocuklarını haftanın belirli günlerinde dönüşümlü olarak ağırlayabiliyorlar. Türkiye’de ise bu uygulama hâlâ istisna düzeyinde.
Ortak velayet modelinde, baba yalnızca bir “mali kaynak” değil, aynı zamanda bir “hayat rehberi” oluyor. Bu model hem çocuğun psikolojik gelişimini destekliyor hem de babaların duygusal ebeveynlik rollerine devam etmelerini sağlıyor.
Psikolojik Gerçeklik: “Kısıtlanmış Babalık Sendromu”
Danışanlarımdan biri şöyle demişti:
> “Evladımı özlüyorum, ama artık o benim çocuğum gibi değil. Ben onun sponsoru gibiyim. Görüş gününde izni olan bir baba... Cezaevinde bile daha net görüşme kuralları var.”
Bu duyguya modern psikolojide “kısıtlanmış babalık sendromu” diyoruz. Yani birey, biyolojik ve hukuki olarak baba olmasına rağmen, duygusal ve sosyal olarak bu rolü yaşayamaz hale geliyor. Bu durumun uzun vadede hem baba hem de çocuk üzerinde ciddi travmalar yarattığı görülüyor.
Çocuklar İçin En İyisi Ne?
Boşanma süreci ne kadar medeni olursa olsun, çocuklar açısından bir kırılma noktasıdır. Ancak bu kırılmanın kalıcı bir yara haline gelmemesi, ebeveynlerin sorumlulukları kadar, sistemin adil işleyişine de bağlıdır.
Her çocuk, her iki ebeveyniyle de sevgi temelli bir ilişki kurma hakkına sahiptir. Babaların duygusal erişimi sistematik biçimde engellendiğinde, çocuklar da bu sevgiden mahrum kalır. Bu nedenle:
Ortak velayet modeli yaygınlaştırılmalıdır.
Babaların duygusal hakları da tıpkı mali yükümlülükler gibi güvence altına alınmalıdır.
Boşanma sonrası danışmanlık desteği sadece kadınlara değil, babalara da verilmelidir.
Sonuç Yerine
Toplum olarak, boşanmış babaları yalnızca “ödeyen adamlar” haline getirdik. Herkes onlardan sadece katkı bekliyor: Maddi katkı.
Oysa çocuklar, yalnızca bakılmak değil, sevilmek ister.
Bir baba, limited şirket değil, sınırsız sevgidir.
Boşanmalarla değişen şey aile yapısıdır, babalık değil.
Ve biz, çocuklarımızı “sadece anneleriyle büyüsünler” diye değil,
“her iki kanadını da kullanabilsinler” diye yetiştirmeliyiz.
Tolga Turan – Aile ve Evlilik Danışmanı