Cumhuriyet Halk Partisi, demokrasiye ve şeffaflığa olan bağlılığını her fırsatta vurgular. Seçim meydanlarında, parti tüzüğünde, belediyecilik anlayışında bu ilkelerin temel alınacağı söylenir. Ancak son yıllarda CHP’nin yönettiği belediyelere baktığımızda, bu söylemlerin hayata yeterince geçirilmediğine üzülerek tanık oluyoruz.
Kazandıkları ilçelerde, adeta halktan uzak, içine kapanık bir yönetim anlayışı hâkim. Belediyeye herhangi bir işlemi için gittiğinizde ilk karşılaştığınız şey; “Kime geldiniz? Ne görüşeceksiniz?” gibi sorgulayıcı sorular oluyor. Oysa belediyeler halkın evidir; bu sorular vatandaşı değil, kurumu korumaya yönelik birer bariyerdir.
Geçtiğimiz günlerde İZSU’ya gittim. 3 bin liralık su faturasına itiraz etmek istedim. Şefle görüşmek üzere talepte bulundum. Ancak iki silahlı güvenlik görevlisi eşliğinde yarım saat boyunca kapıda bekletildim. “Neden görüşeceksiniz?”, “Şef şu an içeride personelle görüşüyor” gibi cevaplarla oyalandım. Mesai saatinde, vatandaşın bekletilerek içeride personelle görüşme yapılması ne kadar doğru?
Bu güvenlik önlemi vatandaşı değil, adeta belediyeyi halktan korumaya yönelik bir izlenim veriyor. Oysa belediye, vatandaşla güven temelli bir ilişki kurmakla yükümlüdür; bariyerlerle değil.
Ayrıca CHP’li bazı belediyelerde bürokrasinin işleyişi de halktan kopuk. Örneğin; yıllardır değiştirilmemiş su sayaçları, abonelere bilgi verilmeden değiştiriliyor. Sonrasında da yüksek meblağlı faturalar kesiliyor. Açıklama yok, danışma yok. Aynı konutta dört sayaç varsa, ikisi değiştiriliyor, ikisi kalıyor. Hepsi aynı tarihte takılmışsa bu seçici uygulamanın izahı nedir?
Vatandaş, belediye başkanına ulaşamıyor. Arayan basın mensuplarına dahi geri dönüş yapılmıyor. Bu nasıl şeffaflık? Bu nasıl halkçı belediyecilik?
Ey CHP’li başkanlar, siz kimi temsil ettiğinizin farkında mısınız? Vatandaş sizi ulaşılmaz görmek istemiyor. Aksine, dertlerini doğrudan anlatmak, kendine yakın hissetmek istiyor. Gazeteciye küsen, eleştirene mesafe koyan bir anlayış, sadece kendi itibarınıza değil, temsil ettiğiniz partiye de zarar veriyor.
Eğer önümüzdeki yerel seçimlerde yeniden aday olmayı düşünüyorsanız bu tavrınızla halkın karşısına çıkmanız zor. Katıldığınız her düğün, paylaştığınız her sosyal medya görseli, halka yakın olduğunuz anlamına gelmez. Gerçek yakınlık; dinlemek, çözüm üretmek, hesap verebilir olmaktan geçer.
Başkanlık makamı; protokol koltuklarında değil, halkın sofrasında, esnafın yanında, tarlada işçinin gölgesindedir. Gerçek liderlik, halkla göz hizasında durabilmeyi gerektirir.
Unutmayın; bu koltuklar geçici. Nice başkanlar geldi geçti. Kalıcı olan; bırakacağınız izdir, halkın gönlünde edineceğiniz yerdir.
Umarım bu yazı, bir uyarı değil; bir yol haritası olur.
Anasayfa
Yazarlar
Tahsin Tuna
Yazı Detayı
Bu yazı 1387 kez okundu.
CHP’li Belediyelerde Şeffaflık Neden Kayboldu?
Cumhuriyet Halk Partisi, demokrasiye ve şeffaflığa olan bağlılığını her fırsatta vurgular. Seçim meydanlarında, parti tüzüğünde, belediyecilik anlayışında bu ilkelerin temel alınacağı söylenir. Ancak son yıllarda CHP’nin yönettiği belediyelere baktığımızda, bu söylemlerin hayata yeterince geçirilmediğine üzülerek tanık oluyoruz.
Kazandıkları ilçelerde, adeta halktan uzak, içine kapanık bir yönetim anlayışı hâkim. Belediyeye herhangi bir işlemi için gittiğinizde ilk karşılaştığınız şey; “Kime geldiniz? Ne görüşeceksiniz?” gibi sorgulayıcı sorular oluyor. Oysa belediyeler halkın evidir; bu sorular vatandaşı değil, kurumu korumaya yönelik birer bariyerdir.
Geçtiğimiz günlerde İZSU’ya gittim. 3 bin liralık su faturasına itiraz etmek istedim. Şefle görüşmek üzere talepte bulundum. Ancak iki silahlı güvenlik görevlisi eşliğinde yarım saat boyunca kapıda bekletildim. “Neden görüşeceksiniz?”, “Şef şu an içeride personelle görüşüyor” gibi cevaplarla oyalandım. Mesai saatinde, vatandaşın bekletilerek içeride personelle görüşme yapılması ne kadar doğru?
Bu güvenlik önlemi vatandaşı değil, adeta belediyeyi halktan korumaya yönelik bir izlenim veriyor. Oysa belediye, vatandaşla güven temelli bir ilişki kurmakla yükümlüdür; bariyerlerle değil.
Ayrıca CHP’li bazı belediyelerde bürokrasinin işleyişi de halktan kopuk. Örneğin; yıllardır değiştirilmemiş su sayaçları, abonelere bilgi verilmeden değiştiriliyor. Sonrasında da yüksek meblağlı faturalar kesiliyor. Açıklama yok, danışma yok. Aynı konutta dört sayaç varsa, ikisi değiştiriliyor, ikisi kalıyor. Hepsi aynı tarihte takılmışsa bu seçici uygulamanın izahı nedir?
Vatandaş, belediye başkanına ulaşamıyor. Arayan basın mensuplarına dahi geri dönüş yapılmıyor. Bu nasıl şeffaflık? Bu nasıl halkçı belediyecilik?
Ey CHP’li başkanlar, siz kimi temsil ettiğinizin farkında mısınız? Vatandaş sizi ulaşılmaz görmek istemiyor. Aksine, dertlerini doğrudan anlatmak, kendine yakın hissetmek istiyor. Gazeteciye küsen, eleştirene mesafe koyan bir anlayış, sadece kendi itibarınıza değil, temsil ettiğiniz partiye de zarar veriyor.
Eğer önümüzdeki yerel seçimlerde yeniden aday olmayı düşünüyorsanız bu tavrınızla halkın karşısına çıkmanız zor. Katıldığınız her düğün, paylaştığınız her sosyal medya görseli, halka yakın olduğunuz anlamına gelmez. Gerçek yakınlık; dinlemek, çözüm üretmek, hesap verebilir olmaktan geçer.
Başkanlık makamı; protokol koltuklarında değil, halkın sofrasında, esnafın yanında, tarlada işçinin gölgesindedir. Gerçek liderlik, halkla göz hizasında durabilmeyi gerektirir.
Unutmayın; bu koltuklar geçici. Nice başkanlar geldi geçti. Kalıcı olan; bırakacağınız izdir, halkın gönlünde edineceğiniz yerdir.
Umarım bu yazı, bir uyarı değil; bir yol haritası olur.
Ekleme
Tarihi: 25 Temmuz 2025 -Cuma
CHP’li Belediyelerde Şeffaflık Neden Kayboldu?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.