Sedat Memili
Köşe Yazarı
Sedat Memili
 

YETENEKLİ ADAY ARANIYOR

Toplumu sürükleyen sloganlar, toplumun içinden doğar.  O yıllarda “Yeter Söz Milletin!” sloganı tutmuştu. Bugün de tutar…   20 yıldan fazla iktidarda bulunan, TBMM’de meclis çoğunluğu tartışılmaz olan, neredeyse her kararları muhalefete takılmadan kanunlaşan bir partinin en ileri gelenlerinden müthiş bir itirafta bulundu… (İsmi sonra açıklayacağım.)   Partinin karar organında olan bu kişi, bir makale yayınlar ve yapılacak seçimde adaylarda aranacak niteliklerini açıklar: “1 – Seçimlerde gösterilecek adayların, ehliyet ve dürüstlükler ile şehir işlerini en iyi şekilde tanzim edecek, bayındırlık hareketlerini bilgi ve enerji ile gerçekleştirebilecek güçte insanlar olmalıdır. 2 – Aday gösterilecek insanların güzel vasıfları, iktidar ve  şehir halkı tarafından bilinen, dürüstlük ve şerefleri münakaşa edilmeyecek şahıslar olmalıdır.”(1)   ÖYLE BİRİ VAR MI? Adaylar bu niteliklere sahip olmalıdır diyor yetkili kişi. Ama umutsuzdur. Partide bu niteliklere sahip, kişiler olup olmadığı konusunda çekinceleri vardır. “Korkarım ki, bu iki esaslı hedefi listenin tanziminde hâkim fikir olarak göz önünde tutacak olan partimiz, bu işte hayli güçlükle karşılaşabilir… Çünkü yine bir takım zümre menfaatleri, şahsi husumetler rol oynamaya çalışabilir, yine bir takım ihtiraslar kabarabilir. Yıllardan beri, parti otoritesinin gölgesine sığınarak, kolay elde edilmiş iktidar mevkiine alışık, ehliyetsiz insanlar yerlerinden oynamaya razı olmayabilir…”   SİZCE HANGİ PARTİ? Buraya kadar, isim ve parti belirtmediğim halde, hangi parti aklınızdan geçti? Anladınız değil mi? Ben söylemedim onu siz anladınız… Ancaaaaak, bence yanlış anladınız: Bu parti CHP’dir, söyleyen Nevzat Güvendir, yapılacak seçim ise 1946 yılı belediye seçimleridir. Merhum Nevzat Güven, parti içinde yaşanan gerçeği görmüştür. Bu metnin girişini, AK Parti Milletvekilleri, bakanlar, daire müdürleri, müsteşarlar, bakanlıkların il müdürlükleri ve biraz gündemlerle ilgisi olan yurttaşlar arasında okuyup, kim kast ettik diye sorsalar, büyük bir çoğunluğun aklından (sizin aklınızdan geçen) aynı parti geçer…Ama kimse dillendirmez.   TARİH Mİ TEKERRÜR EDEN HATALARIMIZ MI? Bugün yaşananlar, birçok yönleri ile 1946 ve 1950’li yıllarda yaşananlara benziyor. Toplumu sürükleyen sloganlar, toplumun içinden doğar. Bu nedenle, o yıllarda “Yeter Söz Milletin!” sloganı tutmuştu. Şimdi de tutar… Slogana sahip çıkılmasının nedeni budur. Kanaatimce partiler  üç aşamadan geçer:Birincisi iktidara geliş süreci; İkincisi, iktidardaki eylemleri; üçüncüsü de iktidarda kalma çabaları… Bir parti daima ulvi düşüncelere dayanarak iktidara gelir. En çok kullandığı argümanlar; “Hak, hukuk, adalet, sevgi, merhamet, paylaşım vs…” İktidarda iken, millet iradesi, vatanın çıkarı vs… Ama iktidara tutunurken takındığı tavırlar onun gerçek niyetini ortaya çıkarır. Bu filmin senaryosu değişik oyuncularla tekrar eder durur. Dün CHP idi, DP oldu, ardından AP, ANAP, DYP derken bu gün de AK Parti…   MİLLET İSTEMEDİ Millet demokrasi gereği kendisini yönetecek olanı seçiyor… Peki seçilenlerin yaptığı, gerçekten milletin istedikleri miydi? Milletin seçtiği kişilere eğitim sistemimizi teslim ettik; onlar da yetkilerini başlarında ABD Büyükelçisinin bulunduğu Fulbrighet Vakfına teslim ettiler (1949). Millet bunu istemedi ki… Millet, Eskişehir ve Kayseri’de uçak fabrikalarının kapanmasını istemedi… Millet kendisine ait olan Cumhuriyetin kurduğu fabrikaların haraç mezat satılmasını istemedi. Tam tersine bu fabrikaların açık kalmasını, kendisinin oralarda çalışmasını istedi. AVM’leri şehrin merkezinde inşa edip, KOBİ’lerin bel kemiğini kırmayı millet mi istedi? Millet sizi seçti; iyi işler yapasınız diye… Millet oy kullandı; vaatlerinize baktı. Acaba milletimiz, Kore Savaşı’nda, ABD’nin kapitalistleri için şehit olmayı istedi mi? Millet sizi seçiyor. Seçim meydanlarında, ilan ettiğiniz vaatler için oylarını veriyor. Artık gerisi sizin ahlakınız, vicdanınıza kalmış… Seçilenlerin sorumlu olduğu bir denetim mekanizması çalışmadıktan sonra, yüz yıldır, senaryosu aynı olan filmde figüran olmaktan öteye geçemeyeceğiz…   7 Mayıs 1946 Tarihli Türksözü Gazetesi
Ekleme Tarihi: 06 Şubat 2023 - Pazartesi

YETENEKLİ ADAY ARANIYOR

Toplumu sürükleyen sloganlar, toplumun içinden doğar. 

O yıllarda “Yeter Söz Milletin!” sloganı tutmuştu. Bugün de tutar…

 

20 yıldan fazla iktidarda bulunan, TBMM’de meclis çoğunluğu tartışılmaz olan, neredeyse her kararları muhalefete takılmadan kanunlaşan bir partinin en ileri gelenlerinden müthiş bir itirafta bulundu… (İsmi sonra açıklayacağım.)

 

Partinin karar organında olan bu kişi, bir makale yayınlar ve yapılacak seçimde adaylarda aranacak niteliklerini açıklar:

“1 – Seçimlerde gösterilecek adayların, ehliyet ve dürüstlükler ile şehir işlerini en iyi şekilde tanzim edecek, bayındırlık hareketlerini bilgi ve enerji ile gerçekleştirebilecek güçte insanlar olmalıdır.

2 – Aday gösterilecek insanların güzel vasıfları, iktidar ve  şehir halkı tarafından bilinen, dürüstlük ve şerefleri münakaşa edilmeyecek şahıslar olmalıdır.”(1)

 

ÖYLE BİRİ VAR MI?

Adaylar bu niteliklere sahip olmalıdır diyor yetkili kişi. Ama umutsuzdur. Partide bu niteliklere sahip, kişiler olup olmadığı konusunda çekinceleri vardır.

“Korkarım ki, bu iki esaslı hedefi listenin tanziminde hâkim fikir olarak göz önünde tutacak olan partimiz, bu işte hayli güçlükle karşılaşabilir…

Çünkü yine bir takım zümre menfaatleri, şahsi husumetler rol oynamaya çalışabilir, yine bir takım ihtiraslar kabarabilir.

Yıllardan beri, parti otoritesinin gölgesine sığınarak, kolay elde edilmiş iktidar mevkiine alışık, ehliyetsiz insanlar yerlerinden oynamaya razı olmayabilir…”

 

SİZCE HANGİ PARTİ?

Buraya kadar, isim ve parti belirtmediğim halde, hangi parti aklınızdan geçti?

Anladınız değil mi?

Ben söylemedim onu siz anladınız…

Ancaaaaak, bence yanlış anladınız: Bu parti CHP’dir, söyleyen Nevzat Güvendir, yapılacak seçim ise 1946 yılı belediye seçimleridir.

Merhum Nevzat Güven, parti içinde yaşanan gerçeği görmüştür. Bu metnin girişini, AK Parti Milletvekilleri, bakanlar, daire müdürleri, müsteşarlar, bakanlıkların il müdürlükleri ve biraz gündemlerle ilgisi olan yurttaşlar arasında okuyup, kim kast ettik diye sorsalar, büyük bir çoğunluğun aklından (sizin aklınızdan geçen) aynı parti geçer…Ama kimse dillendirmez.

 

TARİH Mİ TEKERRÜR EDEN HATALARIMIZ MI?

Bugün yaşananlar, birçok yönleri ile 1946 ve 1950’li yıllarda yaşananlara benziyor.

Toplumu sürükleyen sloganlar, toplumun içinden doğar. Bu nedenle, o yıllarda “Yeter Söz Milletin!” sloganı tutmuştu.

Şimdi de tutar… Slogana sahip çıkılmasının nedeni budur.

Kanaatimce partiler  üç aşamadan geçer:Birincisi iktidara geliş süreci; İkincisi, iktidardaki eylemleri; üçüncüsü de iktidarda kalma çabaları…

Bir parti daima ulvi düşüncelere dayanarak iktidara gelir. En çok kullandığı argümanlar; “Hak, hukuk, adalet, sevgi, merhamet, paylaşım vs…” İktidarda iken, millet iradesi, vatanın çıkarı vs… Ama iktidara tutunurken takındığı tavırlar onun gerçek niyetini ortaya çıkarır.

Bu filmin senaryosu değişik oyuncularla tekrar eder durur.

Dün CHP idi, DP oldu, ardından AP, ANAP, DYP derken bu gün de AK Parti…

 

MİLLET İSTEMEDİ

Millet demokrasi gereği kendisini yönetecek olanı seçiyor… Peki seçilenlerin yaptığı, gerçekten milletin istedikleri miydi?

Milletin seçtiği kişilere eğitim sistemimizi teslim ettik; onlar da yetkilerini başlarında ABD Büyükelçisinin bulunduğu Fulbrighet Vakfına teslim ettiler (1949). Millet bunu istemedi ki…

Millet, Eskişehir ve Kayseri’de uçak fabrikalarının kapanmasını istemedi…

Millet kendisine ait olan Cumhuriyetin kurduğu fabrikaların haraç mezat satılmasını istemedi. Tam tersine bu fabrikaların açık kalmasını, kendisinin oralarda çalışmasını istedi.

AVM’leri şehrin merkezinde inşa edip, KOBİ’lerin bel kemiğini kırmayı millet mi istedi?

Millet sizi seçti; iyi işler yapasınız diye…

Millet oy kullandı; vaatlerinize baktı.

Acaba milletimiz, Kore Savaşı’nda, ABD’nin kapitalistleri için şehit olmayı istedi mi?

Millet sizi seçiyor. Seçim meydanlarında, ilan ettiğiniz vaatler için oylarını veriyor.

Artık gerisi sizin ahlakınız, vicdanınıza kalmış…

Seçilenlerin sorumlu olduğu bir denetim mekanizması çalışmadıktan sonra, yüz yıldır, senaryosu aynı olan filmde figüran olmaktan öteye geçemeyeceğiz…

 

  1. 7 Mayıs 1946 Tarihli Türksözü Gazetesi
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.