Ben mi? Ben Hiç kimseyim… Birisi olan sizsiniz.
Hiç kimselerin yüzüne, haysiyetine, umutlarına, hayatlarına basarak birisi oluyorsunuz.
BARIŞ ÜZERİNE
Sözlerimi bölgesel değil, evrensel; bugüne dair değil, tüm zamanlara aittir.
“Anlaştığınız kadar kendiniz değilsiniz…”
“Barışı yüceltip kutsamayın; ne kadar anlaşırsanız, o kadar kendiniz değilsiniz.
“Barış için karşılıklı anlaşma ve uyuşma şart koşuluyor; Oysa medeniyet farklı fikirlerin anlaşması ve uyuşması değil mi?
“Farklı düşünenlerle, anlaşmama konusunda anlaşmışız. Böyle bir barış yoktur.”
*Anlaşmak ya karşı tarafın dayattığını onaylamak ya da dayattığımızın onaylanmasıdır.
Doğrulanma ve onaylanma isteği, anlaşma (uyuşma) noktasında birleşir.
*Anlaşmak önce kendimizin reddi, sonra da gerçekliğin rafa kaldırılmasıdır.
*Anlaşma bütün gerçekliğin tabutudur.
Adama:
“Neden Tabut yapıyorsun?” diye sordum.
“ Anlaştığım kişinin ilkelerini ve anlaştığım konuyu gömmek için” dedi.
*Eğer gerçeklik bir tabuta gömülmeyip etkisini sürdürmeye devam ederse, anlaşma gerçekliğe hükmeder. Tek çelişki şu: “Gerçekliğin anlaşmaya ihtiyacı var mıdır? Burada tek sorun gerçekliğin kavranmasıdır.
Gerçeklik kiminin zihnini açar, kiminin gözlerini kör eder.
Kaba örnek: ABD ve İsrail’in çıkarları için Ortadoğu’da Müslümanlar ölüyor. Müslüman halkın merhameti açık, yöneticilerin gözleri kör, zihinleri kapalı… Arada barış varsa, kişilikler ve ilkeler tabutta demek… Ve o tabutlar coşkun bir ırmak gibi akıyor.
*Neden Fay hatları ile barışmıyoruz? Parasıyla değil mi? Çoğunluğa da sahibim…
*Adaletsizliğin hüküm sürdüğü yerde barış istemek zalime ve zulmüne hizmet eder.
SAVAŞ ÜZERİNE
*Savaş, masmavi bir gökyüzünden kara bir kâbus olarak dünyaya çöktü.
*Dünyanın kaderi bir kazanın insafına kalmıştı. (1. Dünya Savaşı’na neden olan olay)
*Zaferin en hazin sonucu megaloman çocuklarının olmasıydı.
*Büyük düşmanla savaşacak cesareti olmadığından seninle savaşıyorlar.
*Savaş her halükarda yalan üretir; Mağlup için avunmaya galip için zulme gerekçedir.
*Saraylarda yaşayanların aldığı savaş kararlarında, gecekondularda yaşayanlar ölür.
*Savaşın nedenleri galipler ve güçlüler belirler.
Size savaşın en güçlü ve erdemli nedenini söylemek istiyorum:
“Üzerinde su yok diye çöle kızılmaz, ona uyum sağlamaktan başka çare yoktur. İşte böylesine bir çöle uyum sağlamak ona teslim olmak değil, tam tersine savaşmaktır.
HİÇ KİMSEDEN BİRİSİNE…
Kılıçlardan saban demiri;
Tank paletlerinden biçerdöver;
Politikacılardan çiftçi yapıldığı zaman kalıcı barış inşa edilecektir.
*Ben mi? Ben hiç kimseyim… Birisi olan sizsiniz…
Hiç kimselerin yüzüne, haysiyetine, umutlarına, hayatlarına basarak birisi oluyorsunuz.
Uzun zamandır gönül Defteri’nin sayfalarını karıştırmamıştım.
Bugün biraz karıştırdım.
Büyük bölümünü barış’a ayırdım; malum ya, barış rüzgarları esiyor.