Sedat Memili
Köşe Yazarı
Sedat Memili
 

“Ön seçim demokrasidir…”

Gençlik yıllarımızda şöyle bir anekdot paylaşılırdı: “Demokrasi ile diktatörlük arasında ne fark vardır? Cevap: “Demokrasilerde önce seçim yapılır, sonra seçilenler belli olur; Diktatörlüklerde ise önce seçilenler belli olur, sonra seçim yapılır…” Tek Adam rejimlerinde daima önce tercihler ve kararlar verilir, sonra a seçim yapılarak halkın onaylanması sağlanır. Bu konu ile ilgili bir yazı düşünüyordum. Değerli dostum, Avrupa Demokrasi hareketi Başkanı Cezmi Doğaner,- Ki kendisi profesördür, ama bir üniversitede görevli olmadığı zaman bu unvanı kullanmıyor- in bir yazısını gördüm. Yazıyı da Üç dönem Adana Milletvekilliği görevi yapan ve her zaman takdir ile andığım Sayın İbrahim Özdiş paylaşmış. Yazı hakkında hocam ile uzun bir sohbetim oldu. Bu hafta okuyucularım için değerli görüşler taşıyan bu yazıyı paylaşıyorum.   ÖNSEÇİM DEMOKRASİDİR “Aday belirleme” biçimi, sadece partilerin hiyerarşik kadrolaşması keyfiyeti değildir. Demokrasi anlayışlarının bir uygulamasıdır. “önseçim” ve “aday belirleme” yöntemi demokrasiye inancı ve güveni olan her yurttaşın sorunu olmakla beraber, ülkenin daha iyi yönetilmesi ve demokrasinin gelişmesi için önemli bir araçtır.   Yaklaşan seçimlerde partilerin “ön seçimsiz aday belirleme” tutumu herkese kaygı vermektedir.   “Bir siyasal kuruluşun, adaylarını merkez yoklamasıyla belirlemesi, özellikle ve öncelikle, kendi parti üyelerine güvenmeyişidir.  Açıkçası, “… siz üyelerin doğruyu yanlıştan ayıramazsınız, mutlaka yanlış birini aday seçersiniz, oysa biz yöneticiler her şeyin doğrusunu biliriz” anlamındadır, böyle bir yaklaşım.” Bu anlayış parti örgütüne, onun seçme ehliyetinden yoksun olduğunu, böyle bir görev için yetersiz olduğunu söylemek anlamına gelir. Önseçimden kaçınan anlayışların tehlikesi de buradadır. Aynı mantığın bir uzantısı, bir ülkedeki vatandaşın da kendini yönetecek insanları seçmede ehliyetsiz olduğudur, dolaysıyla, ülkeyi yönetecekleri halkın değil, seçkin bir azınlığın belirlemesidir.”   Kendi içinde demokratik olmayan, hukuku üstün ve egemen kılmayan bir siyasi partinin, ülkede demokrasiyi yerleştireceğini ve hukukun üstünlüğünü sağlayacağını söylemesi inandırıcı olamaz.   “Elbette, toplumun için eksiksiz bir demokrasiyi savunan/vaat eden bir partinin, demokrasiyi ilk önce kendi içinde uygulaması gerekir. Sosyal demokrat bir partinin toplumun güvenini kazanması için partinin ideolojisi, hedefi ve kimler için siyaset yaptıkları, hangi bağdaşıklarla yol yürüyeceklerinin son derece net olması gerekir. Çünkü insanlar, söylemi, programı, tutumu ve değerleri ile kendisini ikna eden partilere yönelmektedirler.”   TBMM üyeliği ve yerel yönetim seçimlerinde adayların belirlenmesi yöntemi, CHP de çokça tartışılan konularındandır.   Son yıllarda bütün seçimlerde adayların neredeyse tamamı "Merkez yoklaması" ile belirlenir hale getirilmiştir. Bu durum, sosyal demokrat bir parti için kabul edilemez bir durumdur.    Adayların sürekli genel merkezden belirlenmesi, Genel merkeze orantısız bir güç sağlamış ve aday olacak herkes gözünü ve dikkatini Genel merkeze çevirmiştir. Ötesinde, parti örgütünün ve üyelerinin hiçbir yetkisi ve ağırlığının olmadığı izlenimi yaratılmıştır. Dolayısıyla aday adayları, kayıtsız, şartsız genel başkana ve genel merkeze bağımlı olmaya yönlendirilmiş ve örgüt çalışmalarıyla halkla iletişim büyük ölçüde aksamış, parti örgütü "atalete" sürüklenmiştir. Bu nedenlerle: "Adaylar ön seçim yöntemiyle belirlenmelidir." Önseçim düzeni, parti disiplini ile parti içi demokrasi arasındaki bağları, duyarlı çizgileri yerli yerine oturtacak bir demokratik eğitim ve kültür uygulamasıdır. Dolayısıyla, önseçim düzeni CHP nin geçmiş seçimlerde alamadığı iktidar yolunda önemli bir sıçrama ve adım olacaktır.   Önseçimle beslenmeyen bir parti, kitleleri heyecanlandıracak, umut yolculuğuna çıkartacak bir siyasi katılımı kendi içinde gerçekleştiremez. Önseçimle beslenmeyen bir parti, kendisini "iktidar yolculuğuna" hazırlayacak ve çıkaracak öncü kadroları çevresinde yeterince toplayamaz, entelektüel dünyayı ve de enerjiyi seferber edemez.   Önseçimle beslenmeyen bir parti, kendi tükenişini hızlandırmış olur.” Cezmi Doğaner Avrupa Sosyal Demokrat Hareketi Başkanı
Ekleme Tarihi: 15 Mart 2023 - Çarşamba

“Ön seçim demokrasidir…”

Gençlik yıllarımızda şöyle bir anekdot paylaşılırdı:

“Demokrasi ile diktatörlük arasında ne fark vardır?

Cevap: “Demokrasilerde önce seçim yapılır, sonra seçilenler belli olur; Diktatörlüklerde ise önce seçilenler belli olur, sonra seçim yapılır…”

Tek Adam rejimlerinde daima önce tercihler ve kararlar verilir, sonra a seçim yapılarak halkın onaylanması sağlanır.

Bu konu ile ilgili bir yazı düşünüyordum. Değerli dostum, Avrupa Demokrasi hareketi Başkanı Cezmi Doğaner,- Ki kendisi profesördür, ama bir üniversitede görevli olmadığı zaman bu unvanı kullanmıyor- in bir yazısını gördüm. Yazıyı da Üç dönem Adana Milletvekilliği görevi yapan ve her zaman takdir ile andığım Sayın İbrahim Özdiş paylaşmış.

Yazı hakkında hocam ile uzun bir sohbetim oldu. Bu hafta okuyucularım için değerli görüşler taşıyan bu yazıyı paylaşıyorum.

 

ÖNSEÇİM DEMOKRASİDİR

“Aday belirleme” biçimi, sadece partilerin hiyerarşik kadrolaşması keyfiyeti değildir. Demokrasi anlayışlarının bir uygulamasıdır. “önseçim” ve “aday belirleme” yöntemi demokrasiye inancı ve güveni olan her yurttaşın sorunu olmakla beraber, ülkenin daha iyi yönetilmesi ve demokrasinin gelişmesi için önemli bir araçtır.

 

Yaklaşan seçimlerde partilerin “ön seçimsiz aday belirleme” tutumu herkese kaygı vermektedir.

 

“Bir siyasal kuruluşun, adaylarını merkez yoklamasıyla belirlemesi, özellikle ve öncelikle, kendi parti üyelerine güvenmeyişidir.  Açıkçası, “… siz üyelerin doğruyu yanlıştan ayıramazsınız, mutlaka yanlış birini aday seçersiniz, oysa biz yöneticiler her şeyin doğrusunu biliriz” anlamındadır, böyle bir yaklaşım.” Bu anlayış parti örgütüne, onun seçme ehliyetinden yoksun olduğunu, böyle bir görev için yetersiz olduğunu söylemek anlamına gelir. Önseçimden kaçınan anlayışların tehlikesi de buradadır. Aynı mantığın bir uzantısı, bir ülkedeki vatandaşın da kendini yönetecek insanları seçmede ehliyetsiz olduğudur, dolaysıyla, ülkeyi yönetecekleri halkın değil, seçkin bir azınlığın belirlemesidir.”

 

Kendi içinde demokratik olmayan, hukuku üstün ve egemen kılmayan bir siyasi partinin, ülkede demokrasiyi yerleştireceğini ve hukukun üstünlüğünü sağlayacağını söylemesi inandırıcı olamaz.

 

“Elbette, toplumun için eksiksiz bir demokrasiyi savunan/vaat eden bir partinin, demokrasiyi ilk önce kendi içinde uygulaması gerekir. Sosyal demokrat bir partinin toplumun güvenini kazanması için partinin ideolojisi, hedefi ve kimler için siyaset yaptıkları, hangi bağdaşıklarla yol yürüyeceklerinin son derece net olması gerekir. Çünkü insanlar, söylemi, programı, tutumu ve değerleri ile kendisini ikna eden partilere yönelmektedirler.”

 

TBMM üyeliği ve yerel yönetim seçimlerinde adayların belirlenmesi yöntemi, CHP de çokça tartışılan konularındandır.

 

Son yıllarda bütün seçimlerde adayların neredeyse tamamı "Merkez yoklaması" ile belirlenir hale getirilmiştir. Bu durum, sosyal demokrat bir parti için kabul edilemez bir durumdur.

 

 Adayların sürekli genel merkezden belirlenmesi, Genel merkeze orantısız bir güç sağlamış ve aday olacak herkes gözünü ve dikkatini Genel merkeze çevirmiştir.

Ötesinde, parti örgütünün ve üyelerinin hiçbir yetkisi ve ağırlığının olmadığı izlenimi yaratılmıştır. Dolayısıyla aday adayları, kayıtsız, şartsız genel başkana ve genel merkeze bağımlı olmaya yönlendirilmiş ve örgüt çalışmalarıyla halkla iletişim büyük ölçüde aksamış, parti örgütü "atalete" sürüklenmiştir.

Bu nedenlerle: "Adaylar ön seçim yöntemiyle belirlenmelidir."

Önseçim düzeni, parti disiplini ile parti içi demokrasi arasındaki bağları, duyarlı çizgileri yerli yerine oturtacak bir demokratik eğitim ve kültür uygulamasıdır. Dolayısıyla, önseçim düzeni CHP nin geçmiş seçimlerde alamadığı iktidar yolunda önemli bir sıçrama ve adım olacaktır.

 

Önseçimle beslenmeyen bir parti, kitleleri heyecanlandıracak, umut yolculuğuna çıkartacak bir siyasi katılımı kendi içinde gerçekleştiremez. Önseçimle beslenmeyen bir parti, kendisini "iktidar yolculuğuna" hazırlayacak ve çıkaracak öncü kadroları çevresinde yeterince toplayamaz, entelektüel dünyayı ve de enerjiyi seferber edemez.

 

Önseçimle beslenmeyen bir parti, kendi tükenişini hızlandırmış olur.”

Cezmi Doğaner

Avrupa Sosyal Demokrat Hareketi Başkanı

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.