Sedat Memili
Köşe Yazarı
Sedat Memili
 

“NEREYE ÖZEL NEREYE? ÇIKMAZ BU YOL BİR YERE…”

SANAYİNİN CAN ATALAY’LARI… Tanıdığım saygın bir insan… Endüstri Mühendisi. Bu sokaklarda nasıl okuyup nasıl yetiştiği destansı bir öyküdür. İthal etmeye zorunlu olduğumuz bir sanayi malını üretmeye başladı. Gece gündüz demeden çalıştı. Kısa zamanda bu güzel ülkemin 7 ayrı bölgesinde 7 farika kurdu. Türkiye, o ürünü ithal etmeyi bıraktı, ihraç etmeye bile başladı. Fabrikasında direk 600’den fazla kişi istihdam ederken binlerce kişi dolaylı olarak geçiniyordu. Çok ilginçtir, devletten de bir kuruş destek görmeden başarmıştır. Ne işçiye, ne devlete ne de piyasaya beş kuruş borcu yoktu. Kendisini kızdırırdım, “Sen kapitalist iş adamları için kötü örneksin. Seni daha önce tanısaydım, sosyalist olmazdım” derdim. Hücrelerine kadar yerli ve milli… Bankalar tarafından bir katakulliye getirildi… Evet konuyu biliyorum, tam bir katakulli… Günü gelmemiş çeklerinden dolayı yabancı bankalar fabrikalarına el koydu. Yani, tam anlamıyla eşkıyalık… Şimdi çaresizce bir köşeye oturmuş, bir taraftan kapalı fabrikalarına bakarken, diğer taraftan TIR’larla o ürünün ithal edilmesini izliyor. Fabrikanın kapanmasına neden olan bankalar, bu ithalat işlemi ile döviz ödemekle meşgul olmaktalar. Bu ekonomide “Can Atalay Olayı” değil midir? Ve bunlarda binlerce sanayici vardır Sayın Özel!   Nereye payidar nereye / Yokus bayır demesen de Dere tepe düz gitsen de / Çıkmaz bu yolu bir yere (*)   ADALETSİZLİĞİN CAN ATALAY’LARI… Başka değerli bir insan… Hazinenin malı ona teslim. Tanıdığım günden beri, “Keşke Osmanlı’dan itibaren böyle devlet adamlarımız olsaydı. Devletlerimiz yıkılmaz, yeniden kurmak için de yüz binlerce insanı şehit vermezdik.” Eve öyle düşünürdüm. Yunus Emre, sağ olsa ancak böyle dürüst olabilirdi. Ama tepesine çöreklendiler. Sen sucusun, sen bucusun… Adam görevden alınıyor, yedi sülalesi ile birlikte açlığa mahkûm ediliyor. Ne göreve atanabiliyor, ne de ceza veriliyor. Sadece adına iddia denilen ‘Demoklesin Kılıcı’ girip çıktığı kapılarda başına çarpıp duruyor. Bunlar, keyfiyetin ya da beceriksizliğin… Bunlar hukuksuzluğun savurduğu Can Atalay’lar değil midir? Nereye Özel nereye? “Şefle iyi geçinsen de / Bugün için sevilsen de / Çıkmaz bu yolu bir yere…”   TARIMIN CAN ATALAY’LARI Adam çiftçi. Atadan dededen kalma topraklarını ekip biçmekten, küçük büyükbaş hayvan yetiştirmekten başka bir geçim kaynağı (Ya da suçu)  yok. Ufuksuz, beceriksiz biraz da kötü niyetli politikalarla, üretemez hale geldi. Köylümüz, ithalat haramilerine kurban edildi.  Üretse zarar ediyor, üretmese geçinemiyor… Her iki halde de çıkmazda. Bu tarım ve çiftçiliğin Cana Atalay’ı değil midir? Sadece bir tek Can Atalay’ı mitleştirerek açmaya çalığın yol çıkmaz… Çıkmaz bir yere…   EĞİTİMİN CAN ATALAY’LARI Adına üniversite denilen boş binalardan boş kafalı hocaların diploma verip saldığı milyonlarca işsiz gençlerimiz hepsi, ama hepsi hakları yenen, gelecekleri karartılan birer Can Atalay değil midir? Adaleti sadece Can Atalay için değil, bunlar için isteyin Sayın Özel? Bunları bir kenara bırakıp, olayı, sadece Can Atalay’ın şahsına indirgediğiniz yol bir yere çıkmıyor… Çıkmaz… Sen, CHP’nin genel başkanısın… Şahıs olarak Can Atalay’ın sözcüsü değil, milyonlarca can Atalay’ın sözcüsüsünüz. Kılıçdaroğlu “Kavala” ile “Berberoğlu” ile bu yolu denedi ve bu yol onu siyasetin dışına attı. Kişileri mitleştirerek çıkılan yol, bir yere çıkmıyor Sayın özel. Çevrene şöyle bir bak; Çevren Can Atalay dolu… Bu cümlemden “Hepimiz Can Atalay’ız” diye saçma bir sonuç çıkarma… Biz halkız… “Bir tek sen yoksun içinde…”   YENİ MİTLERE İHTİYACINIZ YOK Sayın Özel sizin yeni Mit’lere ihtiyacın yok. Sizin yolunuzu açacak mit, parti bayrağındaki sembollerinde açık: Mustafa Kemal’in ilkeleri: Yani Atatürkçü çizgi… Yani 6 Ok…   MİTİNG Mİ YAPACAKSIN? Başkentimizde miting mi yapacaksınız? Buyurun yapalım? “Bizi Kim öldürüyor?” Mitingi yapalım… Üreten köylünün “Yeniden Milletin Efendisi Olması” mitingi yapalım. Köylümüzü çiftçimizi, maliyet baskısından kurtarıp, yeniden üretimin neferi yapalım. “Millileştirme Mitingi” yapalım sayın özel? Halkımızın olan ve adına özelleştirme denilen talan ile gasp edilen TEKEL, Şeker fabrikaları, limanlarımız, hava alanlarımız, yediğimiz içtiğimiz ürünler, bankalar, otoyolları yeniden halkımıza verelim… Ne dersiniz? Zaten çoğunu sizin şu an başında olduğunuz parti kurmuştu. “Eğitimi Çağdaşlaştırma Mitingi” yapalım örneğin… “Dolara Hayır” mitingi yapalım örneğin… Mesela başta İncirlik ve Kürecik olmak üzere “Üsler Türk Silahlı Kuvvetlerine Devredilsin Mitingi” Ne dersiniz? Sizce Can Atalay’da bunu istemez miydi? Sayın Özel nereye gidiyorsun? “Şefle iyi geçinsen de / Bunun için sevilsen de / Çıkmaz bu yol bir yere…”   SON OLARAK Adına Türkiye Toprakları denilen bu bereketli coğrafyanın her karış toprağı bir fabrikadır. Milyonlarca insan bu bereketten geçinir. ‘Adalet’ diyorsun…. İnsanlığın talep ettiği en mükemmel adalet ekmektir; Susuza su, aç insana ekmek… Derler ki Sayın Özel: “Adalet olmadan ekmek olur mu? Olur Sayın özel olur… Ama ekmek olmadan asla adalet olmaz… Ekmeği özgürleştirdiğin zaman, milyonlarca Can Atalay’ı özgürleştirirsin. Ekmek hangi tabakadan olursa olsun herkeste aynı çağrışımı yapar. Ekmek bütün değerlerin sıfır çarpanıdır. Söz konusu ekmek ise gerisi teferruattır. Vatan, ekmeğin coğrafya olarak tanımından başka bir şey değildir. Tek kelime ile Ekmek vatandır. Halkın ekmeğini koruyun Sayın Özel, Bunu koruduğun zaman, sadece bir Can Atalay’ı değil, milyonlarca Can Atalay’ı korumuş olursunuz… Yoksa gittiniz yol çıkmaz…   “Nereye Payidar nereye / Seninkiler direnişte / Bir sen yoksun içlerinde / Çıkmaz bu yolu bir yere…”   (*) Bilgesu Erenus’un “Nereye Payidar Nereye?” şiiri…
Ekleme Tarihi: 15 Ocak 2024 - Pazartesi

“NEREYE ÖZEL NEREYE? ÇIKMAZ BU YOL BİR YERE…”

SANAYİNİN CAN ATALAY’LARI…

Tanıdığım saygın bir insan… Endüstri Mühendisi. Bu sokaklarda nasıl okuyup nasıl yetiştiği destansı bir öyküdür. İthal etmeye zorunlu olduğumuz bir sanayi malını üretmeye başladı. Gece gündüz demeden çalıştı. Kısa zamanda bu güzel ülkemin 7 ayrı bölgesinde 7 farika kurdu. Türkiye, o ürünü ithal etmeyi bıraktı, ihraç etmeye bile başladı.

Fabrikasında direk 600’den fazla kişi istihdam ederken binlerce kişi dolaylı olarak geçiniyordu. Çok ilginçtir, devletten de bir kuruş destek görmeden başarmıştır.

Ne işçiye, ne devlete ne de piyasaya beş kuruş borcu yoktu.

Kendisini kızdırırdım, “Sen kapitalist iş adamları için kötü örneksin. Seni daha önce tanısaydım, sosyalist olmazdım” derdim.

Hücrelerine kadar yerli ve milli…

Bankalar tarafından bir katakulliye getirildi… Evet konuyu biliyorum, tam bir katakulli… Günü gelmemiş çeklerinden dolayı yabancı bankalar fabrikalarına el koydu. Yani, tam anlamıyla eşkıyalık…

Şimdi çaresizce bir köşeye oturmuş, bir taraftan kapalı fabrikalarına bakarken, diğer taraftan TIR’larla o ürünün ithal edilmesini izliyor.

Fabrikanın kapanmasına neden olan bankalar, bu ithalat işlemi ile döviz ödemekle meşgul olmaktalar.

Bu ekonomide “Can Atalay Olayı” değil midir?

Ve bunlarda binlerce sanayici vardır Sayın Özel!

 

Nereye payidar nereye / Yokus bayır demesen de
Dere tepe düz gitsen de / Çıkmaz bu yolu bir yere (*)

 

ADALETSİZLİĞİN CAN ATALAY’LARI…

Başka değerli bir insan… Hazinenin malı ona teslim. Tanıdığım günden beri, “Keşke Osmanlı’dan itibaren böyle devlet adamlarımız olsaydı. Devletlerimiz yıkılmaz, yeniden kurmak için de yüz binlerce insanı şehit vermezdik.” Eve öyle düşünürdüm.

Yunus Emre, sağ olsa ancak böyle dürüst olabilirdi.

Ama tepesine çöreklendiler. Sen sucusun, sen bucusun… Adam görevden alınıyor, yedi sülalesi ile birlikte açlığa mahkûm ediliyor. Ne göreve atanabiliyor, ne de ceza veriliyor. Sadece adına iddia denilen ‘Demoklesin Kılıcı’ girip çıktığı kapılarda başına çarpıp duruyor.

Bunlar, keyfiyetin ya da beceriksizliğin… Bunlar hukuksuzluğun savurduğu Can Atalay’lar değil midir?

Nereye Özel nereye?

“Şefle iyi geçinsen de / Bugün için sevilsen de / Çıkmaz bu yolu bir yere…”
 

TARIMIN CAN ATALAY’LARI

Adam çiftçi. Atadan dededen kalma topraklarını ekip biçmekten, küçük büyükbaş hayvan yetiştirmekten başka bir geçim kaynağı (Ya da suçu)  yok. Ufuksuz, beceriksiz biraz da kötü niyetli politikalarla, üretemez hale geldi. Köylümüz, ithalat haramilerine kurban edildi. 

Üretse zarar ediyor, üretmese geçinemiyor… Her iki halde de çıkmazda.

Bu tarım ve çiftçiliğin Cana Atalay’ı değil midir? Sadece bir tek Can Atalay’ı mitleştirerek açmaya çalığın yol çıkmaz… Çıkmaz bir yere…

 

EĞİTİMİN CAN ATALAY’LARI

Adına üniversite denilen boş binalardan boş kafalı hocaların diploma verip saldığı milyonlarca işsiz gençlerimiz hepsi, ama hepsi hakları yenen, gelecekleri karartılan birer Can Atalay değil midir?

Adaleti sadece Can Atalay için değil, bunlar için isteyin Sayın Özel?

Bunları bir kenara bırakıp, olayı, sadece Can Atalay’ın şahsına indirgediğiniz yol bir yere çıkmıyor… Çıkmaz…

Sen, CHP’nin genel başkanısın… Şahıs olarak Can Atalay’ın sözcüsü değil, milyonlarca can Atalay’ın sözcüsüsünüz.

Kılıçdaroğlu “Kavala” ile “Berberoğlu” ile bu yolu denedi ve bu yol onu siyasetin dışına attı.

Kişileri mitleştirerek çıkılan yol, bir yere çıkmıyor Sayın özel.

Çevrene şöyle bir bak; Çevren Can Atalay dolu…

Bu cümlemden “Hepimiz Can Atalay’ız” diye saçma bir sonuç çıkarma…

Biz halkız… “Bir tek sen yoksun içinde…”

 

YENİ MİTLERE İHTİYACINIZ YOK

Sayın Özel sizin yeni Mit’lere ihtiyacın yok. Sizin yolunuzu açacak mit, parti bayrağındaki sembollerinde açık: Mustafa Kemal’in ilkeleri: Yani Atatürkçü çizgi… Yani 6 Ok…

 

MİTİNG Mİ YAPACAKSIN?

Başkentimizde miting mi yapacaksınız? Buyurun yapalım?

“Bizi Kim öldürüyor?” Mitingi yapalım…

Üreten köylünün “Yeniden Milletin Efendisi Olması” mitingi yapalım. Köylümüzü çiftçimizi, maliyet baskısından kurtarıp, yeniden üretimin neferi yapalım.

“Millileştirme Mitingi” yapalım sayın özel?

Halkımızın olan ve adına özelleştirme denilen talan ile gasp edilen TEKEL, Şeker fabrikaları, limanlarımız, hava alanlarımız, yediğimiz içtiğimiz ürünler, bankalar, otoyolları yeniden halkımıza verelim…

Ne dersiniz? Zaten çoğunu sizin şu an başında olduğunuz parti kurmuştu.

“Eğitimi Çağdaşlaştırma Mitingi” yapalım örneğin…

“Dolara Hayır” mitingi yapalım örneğin…

Mesela başta İncirlik ve Kürecik olmak üzere “Üsler Türk Silahlı Kuvvetlerine Devredilsin Mitingi” Ne dersiniz? Sizce Can Atalay’da bunu istemez miydi?

Sayın Özel nereye gidiyorsun?

“Şefle iyi geçinsen de / Bunun için sevilsen de / Çıkmaz bu yol bir yere…”

 

SON OLARAK

Adına Türkiye Toprakları denilen bu bereketli coğrafyanın her karış toprağı bir fabrikadır. Milyonlarca insan bu bereketten geçinir. ‘Adalet’ diyorsun….

İnsanlığın talep ettiği en mükemmel adalet ekmektir; Susuza su, aç insana ekmek…

Derler ki Sayın Özel: “Adalet olmadan ekmek olur mu? Olur Sayın özel olur… Ama ekmek olmadan asla adalet olmaz… Ekmeği özgürleştirdiğin zaman, milyonlarca Can Atalay’ı özgürleştirirsin.

Ekmek hangi tabakadan olursa olsun herkeste aynı çağrışımı yapar. Ekmek bütün değerlerin sıfır çarpanıdır. Söz konusu ekmek ise gerisi teferruattır. Vatan, ekmeğin coğrafya olarak tanımından başka bir şey değildir. Tek kelime ile Ekmek vatandır.

Halkın ekmeğini koruyun Sayın Özel, Bunu koruduğun zaman, sadece bir Can Atalay’ı değil, milyonlarca Can Atalay’ı korumuş olursunuz…

Yoksa gittiniz yol çıkmaz…

 

“Nereye Payidar nereye / Seninkiler direnişte /

Bir sen yoksun içlerinde / Çıkmaz bu yolu bir yere…”
 

(*) Bilgesu Erenus’un “Nereye Payidar Nereye?” şiiri…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.