Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
 

KESİN DAVET 54

İNSAN NEREYE GİDİYOR On Birinci Kelime   “وَ اِلَيْهِ الْمَص۪يرُ “ ( Ve Ileyhil Masir):  Yâni, ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar, ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini itmam ettikten, tamamladıktan sonra, yine onları gönderen Hâlık-ı Zülcelâllerine, hiç yoktan en güzel şekilde yaratan Allah’a CC dönecekler ve Mevlâ-yı Kerîmlerine, ikram sahibi olan Cenab-ı Hakk’a CC kavuşacaklar. Yani, bu dâr-ı fâniden, bu dünyadan gidip dâr-ı bâkide, ölümsüz sonsuz hayatta huzur-u Kibriyaya müşerref olacaklar, kudret ve azamet sahibi olan Allah’ın huzurunda şereflenecekler, kıymet kazanacaklar. Yani, esbab dağdağasından, sebeplarin sıkıntısından ve vesâitin, vasıtaların karanlık perdelerinden kurtulup, Rabb-i Rahîmlerine, çok şefkatli ve merhametle terbiye eden Allah’a CC, makarr-ı saltanat-ı ebedîsinde, hakimiyet ve saltanat merkezinde perdesiz kavuşacaklar. Doğrudan doğruya, herkes, kendi Hâlıkı, yaratanı ve Mâbudu, ibadet edileni ve Rabbi, terbiye edeni ve Seyyidi, efendisi ve Mâliki, sahibi kim olduğunu bilecek ve bulacaklar. İşte, şu kelime, bütün müjdelerin fevkinde şöyle müjde eder ve der ki: Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk olunuyorsun? Otuz İkinci Sözün âhirinde denildiği gibi, dünyanın bin sene mes'udâne hayatı, bir saat hayatına mukabil gelmeyen Cennet hayatının; ve o Cennet hayatının dahi bin senesi, bir saat rüyet-i cemâline, güzelliğini görmeye mukabil gelmeyen bir Cemîl-i Zülcelâlin daire-i rahmetine, sonsuz büyüklük ve güzellik sahibi olan Allah’ın CC rahmet dairesine ve mertebe-i huzuruna, heran gözetimi altına gidiyorsun. Müptelâ, düşkün ve meftun, aşık ve müştak, aşırı istekli olduğunuz mecazî mahbuplarda, dünyevi sevgililerde ve bütün mevcudat-ı dünyeviyedeki hüsün ve cemal, Onun cilve-i cemâlinin, sonsuz güzelliğin belirtilerinin ve hüsn-ü esmâsının, güzel isimlerinin bir nevi gölgesi; ve bütün Cennet, bütün letâfetiyle, incelikleriyle bir cilve-i rahmeti, Rahman’ın CC acıma  ve şefkatinin bir belirtisi; ve bütün iştiyaklar, şiddetli istekler ve muhabbetler, sevgiler ve incizaplar ve câzibeler, bir lem'a-i muhabbeti, sevgi parıltısı olan bir Mâbud-u Lemyezelin, devamlı ibadet edilen Allah’ın CC, bir Mahbub-u Lâyezâlin, sevgisi devamlı ve yok olmaz Allah’ın daire-i huzuruna, huzur dairesine  gidiyorsunuz. Ve ziyafetgâh-ı ebedîsi, sonsuz ziyafet yeri olan Cennete çağırılıyorsunuz. Öyleyse, kabir kapısına ağlayarak değil, gülerek giriniz. (6/244) Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu 04.04.2020
Ekleme Tarihi: 04 Nisan 2020 - Cumartesi

KESİN DAVET 54

İNSAN NEREYE GİDİYOR

On Birinci Kelime   “وَ اِلَيْهِ الْمَص۪يرُ “ ( Ve Ileyhil Masir):

 Yâni, ticaret ve memuriyet için,

mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar,

ticaretlerini yapıp,

vazifelerini bitirip ve

hizmetlerini itmam ettikten, tamamladıktan sonra,

yine onları gönderen Hâlık-ı Zülcelâllerine, hiç yoktan en güzel şekilde yaratan Allah’a CC dönecekler ve

Mevlâ-yı Kerîmlerine, ikram sahibi olan Cenab-ı Hakk’a CC kavuşacaklar.

Yani, bu dâr-ı fâniden, bu dünyadan gidip dâr-ı bâkide, ölümsüz sonsuz hayatta huzur-u Kibriyaya müşerref olacaklar, kudret ve azamet sahibi olan Allah’ın huzurunda şereflenecekler, kıymet kazanacaklar.

Yani, esbab dağdağasından, sebeplarin sıkıntısından ve

vesâitin, vasıtaların karanlık perdelerinden kurtulup,

Rabb-i Rahîmlerine, çok şefkatli ve merhametle terbiye eden Allah’a CC,

makarr-ı saltanat-ı ebedîsinde, hakimiyet ve saltanat merkezinde perdesiz kavuşacaklar.

Doğrudan doğruya, herkes,

kendi Hâlıkı, yaratanı ve

Mâbudu, ibadet edileni ve

Rabbi, terbiye edeni ve

Seyyidi, efendisi ve

Mâliki, sahibi kim olduğunu bilecek ve bulacaklar.

İşte, şu kelime, bütün müjdelerin fevkinde şöyle müjde eder ve der ki:

Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve

nereye sevk olunuyorsun?

Otuz İkinci Sözün âhirinde denildiği gibi,

dünyanın bin sene mes'udâne hayatı,

bir saat hayatına mukabil gelmeyen Cennet hayatının;

ve o Cennet hayatının dahi bin senesi,

bir saat rüyet-i cemâline, güzelliğini görmeye mukabil gelmeyen bir Cemîl-i Zülcelâlin daire-i rahmetine, sonsuz büyüklük ve güzellik sahibi olan Allah’ın CC rahmet dairesine ve

mertebe-i huzuruna, heran gözetimi altına gidiyorsun.

Müptelâ, düşkün ve meftun, aşık ve müştak, aşırı istekli olduğunuz mecazî mahbuplarda, dünyevi sevgililerde ve

bütün mevcudat-ı dünyeviyedeki hüsün ve cemal,

Onun cilve-i cemâlinin, sonsuz güzelliğin belirtilerinin ve

hüsn-ü esmâsının, güzel isimlerinin bir nevi gölgesi;

ve bütün Cennet, bütün letâfetiyle, incelikleriyle bir cilve-i rahmeti, Rahman’ın CC acıma  ve şefkatinin bir belirtisi;

ve bütün iştiyaklar, şiddetli istekler ve muhabbetler, sevgiler ve incizaplar ve câzibeler,

bir lem'a-i muhabbeti, sevgi parıltısı olan bir Mâbud-u Lemyezelin, devamlı ibadet edilen Allah’ın CC,

bir Mahbub-u Lâyezâlin, sevgisi devamlı ve yok olmaz Allah’ın daire-i huzuruna, huzur dairesine  gidiyorsunuz.

Ve ziyafetgâh-ı ebedîsi, sonsuz ziyafet yeri olan Cennete çağırılıyorsunuz.

Öyleyse, kabir kapısına ağlayarak değil, gülerek giriniz.

(6/244)

Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu

04.04.2020

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

20
Nisan
14
Nisan
11
Nisan
08
Nisan
06
Nisan
03
Nisan
29
Mart
22
Aralık
17
Aralık
12
Aralık
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.