Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
 

ASRIN DERDİ İLE DERTLENEN ADAM 9

  (Vefatının sene-i devriyesi vesilesiyle) BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ 9 Her soruya cevap veriyor.  Bediüzzaman bütün ilimlerle  ve asrın fen ve felsefesi ile meşgul olmuştur. Dolayısıyla soru sormamak şartı ile bilim dünyasına meydan okumuş, hangi alanda olursa olsun her soruya cevap vermiştir. Zamanımızda hafıza tekniği kursları ve dersleri verilen birçok merkez vardır. Bunlardan biri de fotografik hafıza teknikleridir. Bu metotla beynin hem sağ hem sol lobu çalıştırılır. Bir metne bakar bakmaz, beyin onun kaydını alır ve bilahare oradaki bilgileri peyderpey veya aynı zamanda kullanır. Bu tekniği bilmeyenlere de bugün bu ve benzeri teknikler, hafıza tekniğini kullanabilme kursları ile kazandırılmaktadır.  Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri daha çocuk yaşta bu tekniği kullanmaya başlamıştır. Dolayısıyla Bediüzzaman Said Nursi herhangi bir medreseye gidip orada eğitim görenlere soruyor hangi kitapları okudunuz. Sonra o kitapları kendisi alıyor ve onların aylarca ve yıllarca okudukları kitapları, bir haftada veya bir ayda hafızasına alıyor. Onlara bu kitapları okuduğunu söyleyince inanmıyorlar. Üstadın böyle bir okuma tekniğine sahip olduğunu bilemedikleri için, okuduğu kitaplardan kendisine sorular yöneltirler. Üstad da hepsine cevap verince, bu sefer o alim kişiler kendisinden ders almaya başlıyorlar.  Kendileri; “ilim, maluma tabidir” diyor. Böyle bir tekniği kullanan kişinin, ilme harcadığı zaman süresinde ne kadar çok kaynağa müracaat ettiği ve ne kadar çok kaynaktan faydalandığını tahmin etmek zordur. Görüleceği gibi daha dünyada çocukluğunu tatmadan, milletin problemlerini kendine dava edinmiş ve o sorumluluk ile çocuk yaşta tebliğ hizmetleriyle meşgul olmaya kendini adamış bir insandır, Bediüzzaman.  Ankara Üniversitesi'nde verilen bir konferansta: "Kıymetli kardeşlerim! Said Nursî kırk sene evvel İstanbul'da iken "Kim ne isterse sorsun." diye hârikulâde bir ilan yazmıştır. Bunun üzerine o zamanın meşhur âlim ve allâmeleri, Bedîüzzaman'ın hücresine kafile kafile gidip, her nevi ilimlere ve muhtelif mevzulara dair sordukları en müşkül en muğlak sualleri, Bedîüzzaman duraklamadan doğru olarak cevaplandırmıştır. "(1/753) “Bu kanaatı hasıl ettiği o zamanda, ulûm-u müsbete denilen bütün fenleri tetebbua (derinlemesine inceleme) başlayarak pek kısa bir zamanda tarih, coğrafya, riyaziyat (matematik), jeoloji, fizik, kimya, astronomi, felsefe gibi ilimlerin esaslarını elde etmiştir. Bu ilimleri bir hocadan ders alarak değil, yalnız kendi mütalaası sayesinde hakkıyla anlamıştır. Meselâ; bir coğrafya muallimini, mübahaseye (karşılıklı konuşma) girişmeden evvel, yirmidört saat içerisinde eline geçirdiği bir coğrafya kitabını hıfzetmek suretiyle, ertesi gün Van Valisi merhum Tahir Paşa'nın konağında onu ilzam eder (galip gelir). Ve yine aynı surette bir muaraza neticesinde beş gün zarfında Kimya-yı Gayr-ı Uzvî'yi (İnorganik Kimya) elde ederek, kimya muallimiyle muarazaya girişir ve onu da ilzam eder. İşte pek genç yaşındaki mezkûr (anlatılan) hârikulâdeliklere ve bahr-i umman (büyük deniz) halinde bir ilme mâlikiyetine şahid olan ehl-i ilim (ilim sahipleri), Molla Said'e "Bedîüzzaman" lakabını vermiştir.”(1/47) Van'da ikamet ettiğinde, merhum vali Tahir Paşa, hiçbirisini görmediği ve Türkçeyi de yeni konuşmaya başladığı halde, Avrupa kitablarından  sorular sorduğunda, tereddüd etmeden cevaplardı. Bir gün kitabları görür ve Tahir Paşa'nın bunlardan sorular çıkarıp sorduğunu anlayarak az bir zamanda kitabların muhtevasına hakim olur. 24.06.2019 Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Ekleme Tarihi: 24 Haziran 2019 - Pazartesi

ASRIN DERDİ İLE DERTLENEN ADAM 9

 
(Vefatının sene-i devriyesi vesilesiyle)

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ 9

Her soruya cevap veriyor. 

Bediüzzaman bütün ilimlerle  ve asrın fen ve felsefesi ile meşgul olmuştur. Dolayısıyla soru sormamak şartı ile bilim dünyasına meydan okumuş, hangi alanda olursa olsun her soruya cevap vermiştir.

Zamanımızda hafıza tekniği kursları ve dersleri verilen birçok merkez vardır. Bunlardan biri de fotografik hafıza teknikleridir. Bu metotla beynin hem sağ hem sol lobu çalıştırılır. Bir metne bakar bakmaz, beyin onun kaydını alır ve bilahare oradaki bilgileri peyderpey veya aynı zamanda kullanır. Bu tekniği bilmeyenlere de bugün bu ve benzeri teknikler, hafıza tekniğini kullanabilme kursları ile kazandırılmaktadır. 

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri daha çocuk yaşta bu tekniği kullanmaya başlamıştır. Dolayısıyla Bediüzzaman Said Nursi herhangi bir medreseye gidip orada eğitim görenlere soruyor hangi kitapları okudunuz. Sonra o kitapları kendisi alıyor ve onların aylarca ve yıllarca okudukları kitapları, bir haftada veya bir ayda hafızasına alıyor.
Onlara bu kitapları okuduğunu söyleyince inanmıyorlar. Üstadın böyle bir okuma tekniğine sahip olduğunu bilemedikleri için, okuduğu kitaplardan kendisine sorular yöneltirler. Üstad da hepsine cevap verince, bu sefer o alim kişiler kendisinden ders almaya başlıyorlar. 
Kendileri; “ilim, maluma tabidir” diyor. Böyle bir tekniği kullanan kişinin, ilme harcadığı zaman süresinde ne kadar çok kaynağa müracaat ettiği ve ne kadar çok kaynaktan faydalandığını tahmin etmek zordur.
Görüleceği gibi daha dünyada çocukluğunu tatmadan, milletin problemlerini kendine dava edinmiş ve o sorumluluk ile çocuk yaşta tebliğ hizmetleriyle meşgul olmaya kendini adamış bir insandır, Bediüzzaman. 

Ankara Üniversitesi'nde verilen bir konferansta:

"Kıymetli kardeşlerim! Said Nursî kırk sene evvel İstanbul'da iken "Kim ne isterse sorsun." diye hârikulâde bir ilan yazmıştır. Bunun üzerine o zamanın meşhur âlim ve allâmeleri, Bedîüzzaman'ın hücresine kafile kafile gidip, her nevi ilimlere ve muhtelif mevzulara dair sordukları en müşkül en muğlak sualleri, Bedîüzzaman duraklamadan doğru olarak cevaplandırmıştır. "(1/753)

“Bu kanaatı hasıl ettiği o zamanda, ulûm-u müsbete denilen bütün fenleri tetebbua (derinlemesine inceleme) başlayarak pek kısa bir zamanda tarih, coğrafya, riyaziyat (matematik), jeoloji, fizik, kimya, astronomi, felsefe gibi ilimlerin esaslarını elde etmiştir. Bu ilimleri bir hocadan ders alarak değil, yalnız kendi mütalaası sayesinde hakkıyla anlamıştır.
Meselâ; bir coğrafya muallimini, mübahaseye (karşılıklı konuşma) girişmeden evvel, yirmidört saat içerisinde eline geçirdiği bir coğrafya kitabını hıfzetmek suretiyle, ertesi gün Van Valisi merhum Tahir Paşa'nın konağında onu ilzam eder (galip gelir). Ve yine aynı surette bir muaraza neticesinde beş gün zarfında Kimya-yı Gayr-ı Uzvî'yi (İnorganik Kimya) elde ederek, kimya muallimiyle muarazaya girişir ve onu da ilzam eder. İşte pek genç yaşındaki mezkûr (anlatılan) hârikulâdeliklere ve bahr-i umman (büyük deniz) halinde bir ilme mâlikiyetine şahid olan ehl-i ilim (ilim sahipleri), Molla Said'e "Bedîüzzaman" lakabını vermiştir.”(1/47)

Van'da ikamet ettiğinde, merhum vali Tahir Paşa, hiçbirisini görmediği ve Türkçeyi de yeni konuşmaya başladığı halde, Avrupa kitablarından  sorular sorduğunda, tereddüd etmeden cevaplardı. Bir gün kitabları görür ve Tahir Paşa'nın bunlardan sorular çıkarıp sorduğunu anlayarak az bir zamanda kitabların muhtevasına hakim olur.

24.06.2019
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

20
Nisan
14
Nisan
11
Nisan
08
Nisan
06
Nisan
03
Nisan
29
Mart
22
Aralık
17
Aralık
12
Aralık
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.