Murat  MARAP
Köşe Yazarı
Murat MARAP
 

Ayasofya Algısı

Ayasofya, Sultan Fatih'in emaneti İstanbul fethinin sembolü Ayasofya... Fatih Sultan Mehmed Han babasından ardından tahta geçtikten sonra bütün hayallerini İstanbul üzerine kurmuş ve fetih için onlarca hazırlık yapmaya başlamıştı. Gün gelip çattığında o çağ açıp çağ kapatan fetih gerçekleşmiş artık İstanbul bir İslam beldesi olmuştu. Sultan Fatih Hazretleri kılıç hakkı ve de fethin sembolü olarak kilise olan Ayasofya'yı İslam mabedi yaparak cami haline getirmişti. İlk şükür namazın ve de ilk cuma namazını Ayasofya'da kılınmıştı. Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri İstanbul'un fethinin hemen ardından Ayasofya'yı cami haline getirdikten sonra bir vakfiye yayınlamıştı. Sultan Fatih vakfiyesinde "Allâh’ın yarattıklarından Allâh’a ve O’nun rü’yetine iman eden, âhirete ve onun heybetine inanan hiçbir kimse için, sultan olsun melik olsun, vezir olsun bey olsun, şevket ve kudret sahibi biri olsun hâkim veya mütegallib (zâlim ve diktatör) olsun, özellikle zâlim ve diktatör idareciler tarafından tayin olunan, fâsid bir tahakküm ve bâtıl bir nezâret ile vakıflara nâzır ve mütevelli olanlar olsun ve kısaca insanlardan hiçbir kimse için, bu vakıfları eksiltmek, bozmak, değiştirmek, tağyîr ve tebdîl eylemek, vakfı ihmal edip kendi haline bırakmak ve işlevlerini ortadan kaldırmak asla helâl değildir!” “Kim ki, bozuk teviller, hurafe ve dedikodudan öteye geçmeyen bâtıl gerekçelerle, bu vakfın şartlarından birini değiştirirse veya kanun ve kurallarından birini tağyîr ederse; vakfın tebdîli ve iptali için gayret gösterirse; vakfın ortadan kalkmasına veya maksadından ve gayesinden başka bir gayeye çevrilmesine kast ederse, vakfın temel hayır müesseselerinden birinin yerine başka bir kurum ikame eylemek (temel müesseselerden birinden taviz vermek) ve vakfın bölümlerinden birine itiraz etmek dilerse veya bu manada yapılacak değişiklik veya itirazlara yardımcı olur yahut yol gösterirse; veya şer’i şerife aykırı olarak vakıfta tasarruf etmeye azmeylerse, mesela şerîata ve vakfiyeye aykırı ferman, berat, tomar veya talik yazarsa veyahut tevliyet hakkı resmi yahut takrir hakkı resmi ve benzeri bir şey talep ederse, kısaca batıl tasarruflardan birini işler yahut bu tür tasarrufları tamamen geçersiz olan yazılı kayıtlara ve defterlere kaydeder ve bu tür haksız işlemlerini yalanlar yumağı olan hesaplarına ilhak ederse, açıkça büyük bir haramı işlemiş olur, günahı gerektiren bir fiili irtikâb eylemiş olur.” “Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâ’neti üzerlerine olsun. Ebeddiyyen Cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebeddiyyen merhamet olunmasın. Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse, vebali ve günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun. Hiç şüphe yok ki, Allah her şeyi işitir ve her şeyi bilir.”sözlerini dile getirmişti. Özellikle haçlılar tekrar Ayasofya'nın kilise olması için asırlarca İslam orduları ile mücadele ettiler ancak her zaman hezimete uğradılar. Ancak Osmanlı zayıflayıp yıkıldıktan sonra Cumhuriyetin kurulmasının hemen ardından Ayasofya'ya tabiri caiz ise zincirler vuruldu. Sultan Fatih'in Ayasofya için dile getirdiği sözler unutulmuş bize emanet olarak bırakılan fethin sembolü olan Ayasofya boş durmayan haçlıların da gayretleri ile müze haline getirildi. 1 Şubat 1935 tarihinden bu zamana kadar müze olarak işlevini yürüten Ayasofya'nın tek derdi artık zincirlerin kırılması ve de asli görevine yani cami olarak ibadete açılması idi. Ayasofya için onlarca mitingler ve eylemler yapılmış, konuşmalar düzenlemiş olmasına rağmen halkının büyük kısmının müslüman olduğu bu topraklarda maalesef ki zincirlerinden kurtulamamıştır. Öyle bir gün geldi ki Yeni Zelanda'da ki camide namaz kılan müslümanlara yapılan haince saldırıdan sonra artık bizimde Ayasofya'yı yeniden ibadete açmamız gerektiği daha çok dillere düşmeye başladı. Bunun akabinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen akşam bir televizyon kanalında Ayasofya'nın artık cami statüsünde yer alabileceğini dile getirmişti. Ancak dikkat edin Ayasofya'nın ibadete açılmasından bahsedilmiyor sadece ücretsiz olunup müze şeklinden cami şekline dönüştürüleceğini dile getiriliyor. Bu ne demektir, Sizler Ayasofya'da ibadet edemez ancak ücretsiz ziyaret edebilirsiniz demektir. Algılar bizleri yanıltmasın... Asıl olan Ayasoyafa'nın cami şeklinde olmasıdır ancak ücretsiz ziyaret edilen yer olarak değil tamamen müslümanların ibadet edebileceği konuma getirilip bu mabedin asli görevine dönüştürülmesi gerekmektedir. Unutulmasın ki bu böyle olursa aynı zamanda da Sultan Fatih'in emanetine sahip çıkılmış olunacaktır. Artık zincirler kırılsın Ayasofya açılsın... Selam ve dua ile...
Ekleme Tarihi: 26 Mart 2019 - Salı

Ayasofya Algısı

Ayasofya, Sultan Fatih'in emaneti İstanbul fethinin sembolü Ayasofya...

Fatih Sultan Mehmed Han babasından ardından tahta geçtikten sonra bütün hayallerini İstanbul üzerine kurmuş ve fetih için onlarca hazırlık yapmaya başlamıştı. Gün gelip çattığında o çağ açıp çağ kapatan fetih gerçekleşmiş artık İstanbul bir İslam beldesi olmuştu. Sultan Fatih Hazretleri kılıç hakkı ve de fethin sembolü olarak kilise olan Ayasofya'yı İslam mabedi yaparak cami haline getirmişti. İlk şükür namazın ve de ilk cuma namazını Ayasofya'da kılınmıştı.

Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri İstanbul'un fethinin hemen ardından Ayasofya'yı cami haline getirdikten sonra bir vakfiye yayınlamıştı. Sultan Fatih vakfiyesinde "Allâh’ın yarattıklarından Allâh’a ve O’nun rü’yetine iman eden, âhirete ve onun heybetine inanan hiçbir kimse için, sultan olsun melik olsun, vezir olsun bey olsun, şevket ve kudret sahibi biri olsun hâkim veya mütegallib (zâlim ve diktatör) olsun, özellikle zâlim ve diktatör idareciler tarafından tayin olunan, fâsid bir tahakküm ve bâtıl bir nezâret ile vakıflara nâzır ve mütevelli olanlar olsun ve kısaca insanlardan hiçbir kimse için, bu vakıfları eksiltmek, bozmak, değiştirmek, tağyîr ve tebdîl eylemek, vakfı ihmal edip kendi haline bırakmak ve işlevlerini ortadan kaldırmak asla helâl değildir!”

“Kim ki, bozuk teviller, hurafe ve dedikodudan öteye geçmeyen bâtıl gerekçelerle, bu vakfın şartlarından birini değiştirirse veya kanun ve kurallarından birini tağyîr ederse; vakfın tebdîli ve iptali için gayret gösterirse; vakfın ortadan kalkmasına veya maksadından ve gayesinden başka bir gayeye çevrilmesine kast ederse, vakfın temel hayır müesseselerinden birinin yerine başka bir kurum ikame eylemek (temel müesseselerden birinden taviz vermek) ve vakfın bölümlerinden birine itiraz etmek dilerse veya bu manada yapılacak değişiklik veya itirazlara yardımcı olur yahut yol gösterirse; veya şer’i şerife aykırı olarak vakıfta tasarruf etmeye azmeylerse, mesela şerîata ve vakfiyeye aykırı ferman, berat, tomar veya talik yazarsa veyahut tevliyet hakkı resmi yahut takrir hakkı resmi ve benzeri bir şey talep ederse, kısaca batıl tasarruflardan birini işler yahut bu tür tasarrufları tamamen geçersiz olan yazılı kayıtlara ve defterlere kaydeder ve bu tür haksız işlemlerini yalanlar yumağı olan hesaplarına ilhak ederse, açıkça büyük bir haramı işlemiş olur, günahı gerektiren bir fiili irtikâb eylemiş olur.”

“Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâ’neti üzerlerine olsun. Ebeddiyyen Cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebeddiyyen merhamet olunmasın. Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse, vebali ve günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun. Hiç şüphe yok ki, Allah her şeyi işitir ve her şeyi bilir.”sözlerini dile getirmişti.

Özellikle haçlılar tekrar Ayasofya'nın kilise olması için asırlarca İslam orduları ile mücadele ettiler ancak her zaman hezimete uğradılar. Ancak Osmanlı zayıflayıp yıkıldıktan sonra Cumhuriyetin kurulmasının hemen ardından Ayasofya'ya tabiri caiz ise zincirler vuruldu. Sultan Fatih'in Ayasofya için dile getirdiği sözler unutulmuş bize emanet olarak bırakılan fethin sembolü olan Ayasofya boş durmayan haçlıların da gayretleri ile müze haline getirildi.

1 Şubat 1935 tarihinden bu zamana kadar müze olarak işlevini yürüten Ayasofya'nın tek derdi artık zincirlerin kırılması ve de asli görevine yani cami olarak ibadete açılması idi. Ayasofya için onlarca mitingler ve eylemler yapılmış, konuşmalar düzenlemiş olmasına rağmen halkının büyük kısmının müslüman olduğu bu topraklarda maalesef ki zincirlerinden kurtulamamıştır.

Öyle bir gün geldi ki Yeni Zelanda'da ki camide namaz kılan müslümanlara yapılan haince saldırıdan sonra artık bizimde Ayasofya'yı yeniden ibadete açmamız gerektiği daha çok dillere düşmeye başladı. Bunun akabinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen akşam bir televizyon kanalında Ayasofya'nın artık cami statüsünde yer alabileceğini dile getirmişti. Ancak dikkat edin Ayasofya'nın ibadete açılmasından bahsedilmiyor sadece ücretsiz olunup müze şeklinden cami şekline dönüştürüleceğini dile getiriliyor. Bu ne demektir, Sizler Ayasofya'da ibadet edemez ancak ücretsiz ziyaret edebilirsiniz demektir. Algılar bizleri yanıltmasın...

Asıl olan Ayasoyafa'nın cami şeklinde olmasıdır ancak ücretsiz ziyaret edilen yer olarak değil tamamen müslümanların ibadet edebileceği konuma getirilip bu mabedin asli görevine dönüştürülmesi gerekmektedir. Unutulmasın ki bu böyle olursa aynı zamanda da Sultan Fatih'in emanetine sahip çıkılmış olunacaktır.

Artık zincirler kırılsın Ayasofya açılsın...

Selam ve dua ile...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.