Ak Parti kurulduğu andan beri beraber olan yol arkadaşları zaman içerisinde birbirlerinden kopmaya başladı. Bu kopmaların ilk başında Abdullatif Şener geldi. Şener, Ak Parti'den ayrıldıktan sonra kendisinin de genel başkanı olduğu bir siyasi parti kurdu. Zaman içerisinde genel başkanlığını yürüttüğü bu partide başarılı olamayınca partisini kapattı. Bunun akabinde ise Sayın Şener CHP ile yola yürümeye başladı ve bugün CHP saflarında milletvekili olarak görev yapıyor.
Zamanında Milli Görüş saflarında beraber mücadele edenler Ak Partiyi kurduktan sonra yollarına devam ederken birbirlerinin düşüncelerine ters düşerek yollarını ayırmaya başladılar. Sayın Şener'den sonra kendi yolunu çizenlerden biri de eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül oldu. Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Kardeşim" dediği Sayın Gül Cumhurbaşkanlığı görevi bittikten sonra Erdoğan ile yollarını tamamen ayırdı. Özellikle Sayın Gül, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tayyip Erdoğan'ın karşısına rakip olarak çıkarılmak istense de bu konuda başarılı da olamadı.
Abdullah Gül'ün Ak Partiden kopmasının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'na görevi bıraktırmasıyla Sayın Davutoğlu'da Ak Parti'den ayrılan diğer isim oldu. Bu ayrılışlar Ali Babacan ile devam etti. Zaman içerisinde Ak Parti içerisinden ne kadar ya da kimlerin ayrılacağını da görmüş olacağız.
Ahmet Davutoğlu, Ak Parti'den ayrıldıktan sonra parti kurma çalışmalarına başladı. Sonuç olarak da Davutoğlu 13 Aralık Cuma günü "Gelecek Partisi" ni kurdu. Ahmet Davutoğlu genel başkanlığını yürütecek olduğu bu siyasi oluşumla ne kadar başarılı olur belki bilinmez. Ancak dünün başbakanı olan Davutoğlu başbakanlık görevi sürecinde ne kadar başarılı oldu ki bundan sonrada partisi ile başarılı olacak burası da tartışılır.
Parti kurmayları barış durumdayken paylaşılan bilgi ve fikirleri düşünceleri ters düşüp ayrıldıkları zaman saklayamazsa o kurmayların başarılı olması asla mümkün değildir. Öyle ki sayın Davutoğlu Ak Parti'den ayrıldıktan ve de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ters düştükten sonra bazı sözler etmeye başladı. Öyle ki bu sözler öyle yenilir yutulur sözler de değildi. Mesela "-Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz." dedi. Davutoğlu bu sözü söylerken ne demek istedi, bu a muamma olarak kaldı.
Daha dün berber yürüdüğü yol arkadaşları ile ters düşüp yollarını ayıran Ahmet Davutoğlu'nun bazı altı çizili sözleri sarf etmesi ne kadar doğru oldu? Dün beraber yol yürüdüğü arkadaşları için bugün bu sözleri sarf ediyorsa yarının ne olacağını görmek içinde müneccim olmaya da gerek yok.
Selam ve dua ile...