Dr. Vehbi Kara
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi Kara
 

KADINLARIN İŞ HAYATI İÇİN ZORLANMASINA GEREK YOKTUR.

Kadınların İş Hayatı İçin Zorlanmasına Gerek Yoktur Ev hanımları dünyanın en zor ve en güzel işini yapmaktadırlar. Dinimize, vatanımıza hayırlı bir evlat yetiştirmekten daha güzel ne olabilir ki? Amma velakin “kadınları ne etsek de iş hayatının bir kölesi yapsak” telaşına düşen bir kısım paragöz insanlar; türlü türlü oyunlar çevirerek kadınları yuvalarından çıkarmaya çalışmaktadırlar. İşin kötüsü bu kirli ve vicdansız oyuna hükümeti de karıştırmakta muvaffak olmuşlardır. Hükümetimiz maharetmiş gibi kadınların % 34 gibi çalışma hayatına katılmasını yeterli görmeyip % 41 olmasını hedeflediğini övünerek açıklamaktadır. Allah ıslah etsin… “Yuvayı yapan dişi kuştur” ve “ailenin temel taşı kadındır” konusunda çok sayıda yazı kaleme aldım. Ne yazık ki bu yazılar ilgili mahfillerde yeterince karşılık görmedi. Peki, bu insanlar kör ve sağır ise biz de mi onlar gibi olalım? Elbette içine düştükleri tuzağı ve gidilen yolun bir çıkmaz sokak olduğunu tekrar ve tekrar yazıp izah edeceğiz. Umulur ki ibret ve ders alınsın. Kadınların çalışma hayatına atılması ile birlikte çıkan aile sorunları çok fazladır. Hatta günümüzde çok sık yaşanan boşanma sebeplerinin belki de en önemlisi bu olsa gerektir. Konu ile ilgili olarak “The Two-İncome Trap” yani “İki Gelir Tuzağı” isimli eseri ile meşhur olmuş Demokrat Parti Başkan adayı Prof. Dr. Elizabeth Warren, kadınların çalışma hayatına atılması ile birlikte ortaya çıkan sorunları yıllar boyu süren çalışma ve analizleri ile ortaya koymuştur. Aynı başlıklı kitabı ile feministleri yerin dibine geçiren ABD’li akademisyen Suzanne Venker de; kadınların zorla çalıştırılmasına karşı çıkmakta ve anneliğin önemine vurgu yapmaktadır. Her iki yazarın kitabını tercüme ederek yayına hazırladım. Lakin onca müracaatıma rağmen hiçbir geri dönüş olmadı. Umarım böylesine önemli bir konuda yapılan çalışmalara birileri destek olur da; halkımızı bilinçlendirme konusunda yol alabiliriz. 2008 Yılında ortaya çıkan ve ailelerin satın aldıkları evlerin taksitlerini ödeyememeleri ile başlayan global kriz, sadece ABD’de kalmamış bütün dünyayı etkilemiştir. 2008 yılının son aylarında ortaya çıkan ve birçok ülkeyi olumsuz yönde etkileyen ekonomik gelişmeler, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımıyla kıyaslanmıştır. Aslında çok önceden var olan bu kriz özellikle Eylül 2008 ayında gözle görülür hale gelmiştir. ABD'deki taşınmaz mal piyasasının birden değer kaybetmesi ve bunun sonucu olarak ipotekli satışlardaki kişisel iflasların artmasının bu krizi tetiklediği sanılmaktadır. ABD'deki kriz kısa zamanda Avrupa'ya da sıçradı. İzlanda'nın 3 büyük bankası iflas etti. 2008 yılında İzlanda Kronası Avroya karşı % 40 değer kaybetti ve İzlanda'daki enflasyon oranı % 15'e ulaştı. Birleşik Krallık'taki taşınmaz mal piyasası da aynen ABD gibi büyük bir düşüşe geçti. Sonrasında ise Batılı ülkeler bir bir iflas etmeye başladı. Yunanistan bu iflasların en sonuncusu olup eğer AB fonlarından büyük miktarlar aktarılmasa idi bütün finans sektörleri iflas edebilirdi. Peki, yukarıda çıkış şeklini ve meydana gelmesini özetlediğimiz bu krizin derinliğinde yatan asıl sebep kadınların çalışma hayatına girmesi ile birlikte düşen tasarruf oranları olmasın sakın. Çünkü çalışan anneler evin gelirinden çok giderini arttırmaktadır. En küçük bir krizde ise ev taksitleri ödenememekte ve aile banka borçlarını ödeyememektedir.İşte bunu anlayabilmek için Steven’in ailesini örnek olarak ele alıp izah etmeye çalışalım. Steven ve Glory üç yıllık evli bir çift olup oğulları Esra doğduktan sonra Glory işinden ayrılıp tüm vaktini çocuğunun bakımına ayırmıştır. Yakın bir zamanda karısının ne kadar özverili davrandığıyla ilgili bir yazı yayınlayan Steven, karısının emeklerini asla karşılayamayacağını söyleyerek aslında yuvayı dişi kuşun yaptığını söylemektedir. Şöyle diyor: “Karım her gün evde kalıp oğlumuzla ilgileniyor. Bezini değiştiriyor, onu besliyor, onunla oynuyor, onu uyutuyor ve sıkıntılı olduğunda onu rahatlatıyor. Bunlar sadece yaptıklarının minimum ifadesi. Tabi ki oğlumuza bakıyor olmak ebeveyn olmanın doğal bir sonucu ama aynı zamanda ciddi bir miktar paranın elimizde kalması demek” Amerikalı Steven, karısının evde yaptığı tüm işlerin bir yıllık parasal karşılığını şu şekilde hesaplamış: “Tam zamanlı çalışan bir dadının yıllık ücreti 36.660 $, Evin temizlenme masrafı(yıllık) 5.200$, Kişisel aşçının yıllık ücreti 12.480$, Faturalar ve bütçe ile ilgili yardımcı olan bir finans asistanının yıllık ücreti 3.900$, Kişisel alışveriş elemanının yıllık ücreti 13.520$. Profesyonel davetlerde size eşlik edecek bir asistanın bir yıllık masrafı 900$, Yıllık çamaşır servisi ücreti 1.300$”. Toplamda 73.960$ lık bir yıllık paradan bahseden Steven, bunu karşılayamayacağını itiraf ediyor ve diyor ki: “Tabi ki çocuğumuzun bakımın dışında kendi harcamalarımız da oluyor ve karım kendisi için alışveriş yaptığında kendini suçlu hissettiğinde çok utanıyorum. Aslında hak ettiği çok çok daha fazlasıdır. Karım beni seviyor, oğlumuzu seviyor, ailemizi seviyor ve yaptığı her şeyi sevgisiyle yapıyor. Bunu biliyorum ve onu ne kadar takdir ettiğimi herkesin bilmesini istiyorum” Steven, aile içinde annenin rolünü parasal analiz yaparak belirtmeye çalışmış. Aslında ailenin devamında ve güçlü kalmasında annenin o kadar büyük bir etkisi vardır ki atalarımız “yuvayı dişi kuş yapar” derken boşuna bu sözü söylememişlerdir. Çocukların sağlam karakterli olmasından tutun da şefkat ve merhamet duygularının yerleşmesi açısından annenin rolü kelimelerle anlatılamayacak kadar büyüktür. Kreş ve ana okullarında merhamet görmeyen bir çocuğun şefkatli olmasını beklemek mümkün müdür? Annenin rolünü bir makaleye sığdırmak mümkün değildir. İyi si mi biz iki cihan serveri Peygamber Efendimiz’i (asm) dinleyelim bakın o şefkat madenleri için ne diyor? Ebû Hüreyre radiyallahü anh bildirmiştir: Bir gün bir adam geldi ve Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm’a sordu: “Ey Allah’ın Resûlü! İnsanlar içinde iyi muâmele etmeme en fazla lâyık olan kimdir? Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm: “Annendir!” buyurdu. Adam: “Sonra kimdir?” dedi. Resûlullah: “Annendir!” buyurdu. Adam: “Sonra kimdir yâ Resûlallah?” dedi. Peygamber Efendimiz: “Annendir!” buyurdu. Adam yeniden: “Sonra kimdir?” dedi. Allah Resûlü,“Sonra babandır!” buyurdu. Cennet anaların ayakları altındadır, vesselam… Dr. Vehbi KARA
Ekleme Tarihi: 25 Ocak 2020 - Cumartesi

KADINLARIN İŞ HAYATI İÇİN ZORLANMASINA GEREK YOKTUR.

Kadınların İş Hayatı İçin Zorlanmasına Gerek Yoktur

Ev hanımları dünyanın en zor ve en güzel işini yapmaktadırlar. Dinimize, vatanımıza hayırlı bir evlat yetiştirmekten daha güzel ne olabilir ki?

Amma velakin “kadınları ne etsek de iş hayatının bir kölesi yapsak” telaşına düşen bir kısım paragöz insanlar; türlü türlü oyunlar çevirerek kadınları yuvalarından çıkarmaya çalışmaktadırlar.

İşin kötüsü bu kirli ve vicdansız oyuna hükümeti de karıştırmakta muvaffak olmuşlardır. Hükümetimiz maharetmiş gibi kadınların % 34 gibi çalışma hayatına katılmasını yeterli görmeyip % 41 olmasını hedeflediğini övünerek açıklamaktadır. Allah ıslah etsin…

“Yuvayı yapan dişi kuştur” ve “ailenin temel taşı kadındır” konusunda çok sayıda yazı kaleme aldım. Ne yazık ki bu yazılar ilgili mahfillerde yeterince karşılık görmedi. Peki, bu insanlar kör ve sağır ise biz de mi onlar gibi olalım? Elbette içine düştükleri tuzağı ve gidilen yolun bir çıkmaz sokak olduğunu tekrar ve tekrar yazıp izah edeceğiz. Umulur ki ibret ve ders alınsın.

Kadınların çalışma hayatına atılması ile birlikte çıkan aile sorunları çok fazladır. Hatta günümüzde çok sık yaşanan boşanma sebeplerinin belki de en önemlisi bu olsa gerektir. Konu ile ilgili olarak “The Two-İncome Trap” yani “İki Gelir Tuzağı” isimli eseri ile meşhur olmuş Demokrat Parti Başkan adayı Prof. Dr. Elizabeth Warren, kadınların çalışma hayatına atılması ile birlikte ortaya çıkan sorunları yıllar boyu süren çalışma ve analizleri ile ortaya koymuştur.

Aynı başlıklı kitabı ile feministleri yerin dibine geçiren ABD’li akademisyen Suzanne Venker de; kadınların zorla çalıştırılmasına karşı çıkmakta ve anneliğin önemine vurgu yapmaktadır. Her iki yazarın kitabını tercüme ederek yayına hazırladım. Lakin onca müracaatıma rağmen hiçbir geri dönüş olmadı. Umarım böylesine önemli bir konuda yapılan çalışmalara birileri destek olur da; halkımızı bilinçlendirme konusunda yol alabiliriz.

2008 Yılında ortaya çıkan ve ailelerin satın aldıkları evlerin taksitlerini ödeyememeleri ile başlayan global kriz, sadece ABD’de kalmamış bütün dünyayı etkilemiştir. 2008 yılının son aylarında ortaya çıkan ve birçok ülkeyi olumsuz yönde etkileyen ekonomik gelişmeler, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımıyla kıyaslanmıştır. Aslında çok önceden var olan bu kriz özellikle Eylül 2008 ayında gözle görülür hale gelmiştir. ABD'deki taşınmaz mal piyasasının birden değer kaybetmesi ve bunun sonucu olarak ipotekli satışlardaki kişisel iflasların artmasının bu krizi tetiklediği sanılmaktadır.

ABD'deki kriz kısa zamanda Avrupa'ya da sıçradı. İzlanda'nın 3 büyük bankası iflas etti. 2008 yılında İzlanda Kronası Avroya karşı % 40 değer kaybetti ve İzlanda'daki enflasyon oranı % 15'e ulaştı. Birleşik Krallık'taki taşınmaz mal piyasası da aynen ABD gibi büyük bir düşüşe geçti. Sonrasında ise Batılı ülkeler bir bir iflas etmeye başladı. Yunanistan bu iflasların en sonuncusu olup eğer AB fonlarından büyük miktarlar aktarılmasa idi bütün finans sektörleri iflas edebilirdi.

Peki, yukarıda çıkış şeklini ve meydana gelmesini özetlediğimiz bu krizin derinliğinde yatan asıl sebep kadınların çalışma hayatına girmesi ile birlikte düşen tasarruf oranları olmasın sakın. Çünkü çalışan anneler evin gelirinden çok giderini arttırmaktadır. En küçük bir krizde ise ev taksitleri ödenememekte ve aile banka borçlarını ödeyememektedir.İşte bunu anlayabilmek için Steven’in ailesini örnek olarak ele alıp izah etmeye çalışalım.

Steven ve Glory üç yıllık evli bir çift olup oğulları Esra doğduktan sonra Glory işinden ayrılıp tüm vaktini çocuğunun bakımına ayırmıştır. Yakın bir zamanda karısının ne kadar özverili davrandığıyla ilgili bir yazı yayınlayan Steven, karısının emeklerini asla karşılayamayacağını söyleyerek aslında yuvayı dişi kuşun yaptığını söylemektedir. Şöyle diyor:

“Karım her gün evde kalıp oğlumuzla ilgileniyor. Bezini değiştiriyor, onu besliyor, onunla oynuyor, onu uyutuyor ve sıkıntılı olduğunda onu rahatlatıyor. Bunlar sadece yaptıklarının minimum ifadesi. Tabi ki oğlumuza bakıyor olmak ebeveyn olmanın doğal bir sonucu ama aynı zamanda ciddi bir miktar paranın elimizde kalması demek”

Amerikalı Steven, karısının evde yaptığı tüm işlerin bir yıllık parasal karşılığını şu şekilde hesaplamış: “Tam zamanlı çalışan bir dadının yıllık ücreti 36.660 $, Evin temizlenme masrafı(yıllık) 5.200$, Kişisel aşçının yıllık ücreti 12.480$, Faturalar ve bütçe ile ilgili yardımcı olan bir finans asistanının yıllık ücreti 3.900$, Kişisel alışveriş elemanının yıllık ücreti 13.520$. Profesyonel davetlerde size eşlik edecek bir asistanın bir yıllık masrafı 900$, Yıllık çamaşır servisi ücreti 1.300$”.

Toplamda 73.960$ lık bir yıllık paradan bahseden Steven, bunu karşılayamayacağını itiraf ediyor ve diyor ki:

“Tabi ki çocuğumuzun bakımın dışında kendi harcamalarımız da oluyor ve karım kendisi için alışveriş yaptığında kendini suçlu hissettiğinde çok utanıyorum. Aslında hak ettiği çok çok daha fazlasıdır. Karım beni seviyor, oğlumuzu seviyor, ailemizi seviyor ve yaptığı her şeyi sevgisiyle yapıyor. Bunu biliyorum ve onu ne kadar takdir ettiğimi herkesin bilmesini istiyorum”

Steven, aile içinde annenin rolünü parasal analiz yaparak belirtmeye çalışmış. Aslında ailenin devamında ve güçlü kalmasında annenin o kadar büyük bir etkisi vardır ki atalarımız “yuvayı dişi kuş yapar” derken boşuna bu sözü söylememişlerdir.

Çocukların sağlam karakterli olmasından tutun da şefkat ve merhamet duygularının yerleşmesi açısından annenin rolü kelimelerle anlatılamayacak kadar büyüktür. Kreş ve ana okullarında merhamet görmeyen bir çocuğun şefkatli olmasını beklemek mümkün müdür?

Annenin rolünü bir makaleye sığdırmak mümkün değildir. İyi si mi biz iki cihan serveri Peygamber Efendimiz’i (asm) dinleyelim bakın o şefkat madenleri için ne diyor?

Ebû Hüreyre radiyallahü anh bildirmiştir: Bir gün bir adam geldi ve Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm’a sordu: “Ey Allah’ın Resûlü! İnsanlar içinde iyi muâmele etmeme en fazla lâyık olan kimdir? Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm: “Annendir!” buyurdu. Adam: “Sonra kimdir?” dedi. Resûlullah: “Annendir!” buyurdu. Adam: “Sonra kimdir yâ Resûlallah?” dedi. Peygamber Efendimiz: “Annendir!” buyurdu. Adam yeniden: “Sonra kimdir?” dedi. Allah Resûlü,“Sonra babandır!” buyurdu.

Cennet anaların ayakları altındadır, vesselam…

Dr. Vehbi KARA

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.