İzmir’de bir vatandaş, marketten aldığı iki avuç eriğe 175 TL ödedi. Erik başına 9 TL’ye denk gelen fiyat sosyal medyada büyük tepki topladı.

İzmir'de market alışverişi yapan bir vatandaş, yalnızca iki avuç erik için 175 TL ödemesiyle büyük bir şok yaşadı. Saydığında toplam 21 adet olduğunu fark eden vatandaş, erik başına yaklaşık 9 TL ödediğini belirterek duruma tepki gösterdi. "Çocuklar istiyor diye almak zorunda kalıyoruz ama doya doya da yiyemiyorlar." sözleri sosyal medyada kısa sürede yankı buldu. Haziran Ayında Erik Ateşi: Tanesi 9 TL Olayın yaşandığı marketteki fiyat etiketi, meyve sezonunun ortasında bile erik fiyatlarının fahiş seviyeye ulaştığını gözler önüne serdi. Normalde kilogram bazında satılması gereken ürünlerin artık "avuca göre" veya "adete göre" fiyatlandığını ifade eden vatandaşlar, "Erik altınla yarışıyor" yorumları yaptı. Vatandaşlar Sosyal Medyada Tepkili Sosyal medya platformlarında hızla yayılan olayın ardından "taneyle meyve alma dönemi" etiketiyle binlerce yorum yapıldı. Yorumların çoğunda yurttaşlar, temel meyve tüketiminin bile artık lüks hâle geldiğini belirtti. Bir kullanıcı, "Çocuk erik istedi diye 200 TL harcadım, yine doyuramadım" derken, bir diğeri, "Erik, orta sınıfın hayal meyvesi oldu" ifadelerini kullandı. Uzmanlar Uyarıyor: Gıda Enflasyonu Kronikleşti Ekonomistler ve tarım ürünleri uzmanları, yaşanan bu fiyatların mevsimsel bollukla çeliştiğini ve pazar-meyve zincirlerinde ciddi bir denetimsizlik olduğunu belirtiyor. Haziran ayında bile bu seviyeye çıkan meyve fiyatlarının, gıda enflasyonunun kalıcı bir sorun hâline geldiğini gösterdiğini vurguluyor. Asgari Ücretle Yaşayanlar İçin Sağlıklı Beslenmek İmkânsızlaşıyor 2025 yılında net asgari ücretin 17.002 TL olduğu Türkiye'de, yalnızca 21 adet erik için 175 TL ödemenin zorunlu hâle gelmesi, dar gelirli ailelerin temel gıdaya erişim hakkını da sorgulatıyor. Özellikle çocukların meyve tüketimini karşılamak isteyen aileler, ya bütçelerinden kısmak ya da vazgeçmek zorunda kalıyor. Belediyelere ve Zincir Marketlere Çağrı Tüketici dernekleri ve bazı sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimlerin ve Ticaret Bakanlığı'nın bu konuda daha etkili denetim mekanizmaları geliştirmesi gerektiğini vurguluyor. Fahiş fiyat uygulamaları, sadece ekonomik değil sosyal adalet sorunu hâline gelmiş durumda.