Mücahit Güler
Köşe Yazarı
Mücahit Güler
 

Hayrı İster Gibi Şerri İstemek

Hangi insan kendine kötülük yapmayı ve zarar vermeyi ister? Sağlıklı bir psikolojiye sahip kimse istemez değil mi? O zaman hayrı ister gibi şerri istemek nedir? Gelin bu soruya Kur'an'dan cevap bulalım.  Allah-u Teâlâ İsra suresi 11. ayette şöyle buyuruyor: "İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua eder. İnsan, pek acelecidir." Kur'an'da insanın ilginç bir yönüne dikkat çekilmektedir. Hayrı ister gibi şerri isteyen, hayra dua eder gibi şerre dua eden insan tipinden bahsedilmektedir. Şerri bu şekilde istemek iki şekilde olabilir.  Birincisi kötülüğü açıkça istemektir, bu durum müşriklerin ahlakındandır. A'raf 70-77, Hud 32. ayetlerde de haber verildiği gibi kafirler pey­gamberle alay ederek; "Eğer doğru söylüyorsan hadi o vaad ettiğin azabı getir" diyerek acele azap istiyorlardı.  İkincisi de hayır zannettiği ama aslında kendisi için kötü olan şeyleri istemektir. Bizi ilgilendiren nokta da bu ikinci bakış açısıdır. Hayır görülen ama ahiretimizi berbat edecek olan kısımdır. İnsan arzularının zaafı olan bir varlıktır. Arzular insanı etkisi altına aldığında insanın ona ulaşmak için yapamayacağı şey yoktur. İnsan, arzularını tatmin etmek için veya arzularının acısını tatmamak için ona ulaşacak bütün yollara dört elle sarılmaya çalışır.  Bu arzular herkeste farklıdır. Arzularımız bazen meslek ve iş konularında olur, bazen makam, koltuk konularında, bazen parti, cemaat ve hizip konularında, bazen evlilik konularında, bazen de popülerlik konularında olabilir. Bu arzular insanı öyle bir hale getirir ki, hedefimize koyduğumuz şeyin bize hayır mı, şer mi getirecek bilmeden, bunun hesabını yapmadan onu elde etmek için her şeyi yapmaya hazır bir varlık haline dönüştürebilir.  İnsan arzularının etkisinde kaldığında hipnoza girmiş gibi olur, tek gündemi arzularının gerçekleşmesi ve bunların kendisine getireceği faydaları konuşur. Böyle hipnoz olmuşçasına arzu ve heveslerinin peşinde olanları Rabbimiz şöyle uyarmaktadır: "Bakara:216: ...Olur ki bir şeyden hoşlanmazsınız. Ama o sizin hakkınızda daha hayırlıdır. Ve olur ki, bir şeyi seversiniz, halbuki o sizin için bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”  Bir şeyin hayır olup olmadığını bilmek, o işin sonucunun bilinmesi ile mümkün olur. Sonuç, gelecek zamanla alakalı bir durumdur. Gelecek zaman ise, gaybi konulardandır. Gaybı da- geçmiş ve gelecek- tüm zamanları kuşatan, külli bir ilim bilebilir. Bu da sadece Allah-u Teala`ya mahsustur. Bunun için arzularımızı Kur'an ile doğruluğunu teyit ettikten ve sonucunu da Allah'a havale ettikten sonra istemeliyiz. Bu ayet aynı zamanda müthiş bir psikolojik rahatlık veriyor. Neyin hayır olup olmadığını Allah bilir, siz bilmezsiniz diyor. Yani istediğin şey nasip olmuyorsa bu senin için hayırlı olmadığından dolayı olmuyor, sana hayır getirmeyecek ve sana kötülük getirecek şeyin derdine düşme, bunun için üzülüp kendini yorma, bütün tedbirlerine rağmen istediğin olmuyorsa bil ki, Rabbin seni bir kötülükten koruyordur. Seni kötülükten koruyan Rabbine şükret ve senin için hayır olacak şeylerin peşinde ol. Ayetin sonunda ise, arzuları tetikleyen şeye ve aynı zamanda insanın tabiatındaki bir zaafa dikkat çekilmektedir. İnsanın aceleci bir varlık olduğu ve bu yönünün hayrı ister gibi şerri istemeye bir sebep olduğuna dikkat çekilmektedir. "Gerçekten insanın, özellikle ilk defa karşılaştığı durumlarda neyin iyi neyin kötü, neyin faydalı neyin zararlı olduğu konusunda isabetli hüküm vermesi her zaman mümkün olmayabilir. Bunun için insanın aklını, bilgisini, tecrübesini kullanarak veya inandığı, güvendiği kaynaklara başvurarak en doğru tercihi yapması gerekir. Fakat zihinsel ve ruhsal yönden yeterince gelişmemiş olanlar bir sabır ve olgunluk isteyen bu süreçten geçmeye tahammül edemedikleri için genellikle nefsânî isteklerinin tesiriyle aceleci davranır ve umumiyetle de yanlış hüküm verir, yanlış tercihte bulunurlar."¹  İnsanın acelecilik zaafı onun kaygılarını artırır, insanın kaygı düzeyi yükseldikçe akıl devre dışı kalır ve insan arzularının esiri olmaya başlar. Ayet insanın esaret yolculuğunun başlangıcına dikkat çekerek insanda otokontrol mekanizması oluşturmaktadır. Acelecilik zaafına dikkat edenler, arzularını kontrol edenler, tedbirini aldıktan sonra Allah'a teslim olanlar olan da bir hayır, olmayanda bin hayır ararlar. Bizler yolların en doğrusu ve etme güzeli olan Kur'an'ın yoluna ve Hz. Peygamberin yaşantısına uyalım. Gerisini Mevla'mıza bırakalım. Mevla'm ne eylerse güzel eyler.  1- Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3, Sayfa: 466 Mücahit Güler
Ekleme Tarihi: 10 Haziran 2023 - Cumartesi

Hayrı İster Gibi Şerri İstemek

Hangi insan kendine kötülük yapmayı ve zarar vermeyi ister? Sağlıklı bir psikolojiye sahip kimse istemez değil mi? O zaman hayrı ister gibi şerri istemek nedir? Gelin bu soruya Kur'an'dan cevap bulalım. 

Allah-u Teâlâ İsra suresi 11. ayette şöyle buyuruyor: "İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua eder. İnsan, pek acelecidir." Kur'an'da insanın ilginç bir yönüne dikkat çekilmektedir. Hayrı ister gibi şerri isteyen, hayra dua eder gibi şerre dua eden insan tipinden bahsedilmektedir. Şerri bu şekilde istemek iki şekilde olabilir. 

Birincisi kötülüğü açıkça istemektir, bu durum müşriklerin ahlakındandır. A'raf 70-77, Hud 32. ayetlerde de haber verildiği gibi kafirler pey­gamberle alay ederek; "Eğer doğru söylüyorsan hadi o vaad ettiğin azabı getir" diyerek acele azap istiyorlardı. 

İkincisi de hayır zannettiği ama aslında kendisi için kötü olan şeyleri istemektir. Bizi ilgilendiren nokta da bu ikinci bakış açısıdır. Hayır görülen ama ahiretimizi berbat edecek olan kısımdır. İnsan arzularının zaafı olan bir varlıktır. Arzular insanı etkisi altına aldığında insanın ona ulaşmak için yapamayacağı şey yoktur. İnsan, arzularını tatmin etmek için veya arzularının acısını tatmamak için ona ulaşacak bütün yollara dört elle sarılmaya çalışır. 

Bu arzular herkeste farklıdır. Arzularımız bazen meslek ve iş konularında olur, bazen makam, koltuk konularında, bazen parti, cemaat ve hizip konularında, bazen evlilik konularında, bazen de popülerlik konularında olabilir. Bu arzular insanı öyle bir hale getirir ki, hedefimize koyduğumuz şeyin bize hayır mı, şer mi getirecek bilmeden, bunun hesabını yapmadan onu elde etmek için her şeyi yapmaya hazır bir varlık haline dönüştürebilir. 

İnsan arzularının etkisinde kaldığında hipnoza girmiş gibi olur, tek gündemi arzularının gerçekleşmesi ve bunların kendisine getireceği faydaları konuşur. Böyle hipnoz olmuşçasına arzu ve heveslerinin peşinde olanları Rabbimiz şöyle uyarmaktadır: "Bakara:216: ...Olur ki bir şeyden hoşlanmazsınız. Ama o sizin hakkınızda daha hayırlıdır. Ve olur ki, bir şeyi seversiniz, halbuki o sizin için bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” 

Bir şeyin hayır olup olmadığını bilmek, o işin sonucunun bilinmesi ile mümkün olur. Sonuç, gelecek zamanla alakalı bir durumdur. Gelecek zaman ise, gaybi konulardandır. Gaybı da- geçmiş ve gelecek- tüm zamanları kuşatan, külli bir ilim bilebilir. Bu da sadece Allah-u Teala`ya mahsustur. Bunun için arzularımızı Kur'an ile doğruluğunu teyit ettikten ve sonucunu da Allah'a havale ettikten sonra istemeliyiz.

Bu ayet aynı zamanda müthiş bir psikolojik rahatlık veriyor. Neyin hayır olup olmadığını Allah bilir, siz bilmezsiniz diyor. Yani istediğin şey nasip olmuyorsa bu senin için hayırlı olmadığından dolayı olmuyor, sana hayır getirmeyecek ve sana kötülük getirecek şeyin derdine düşme, bunun için üzülüp kendini yorma, bütün tedbirlerine rağmen istediğin olmuyorsa bil ki, Rabbin seni bir kötülükten koruyordur. Seni kötülükten koruyan Rabbine şükret ve senin için hayır olacak şeylerin peşinde ol.

Ayetin sonunda ise, arzuları tetikleyen şeye ve aynı zamanda insanın tabiatındaki bir zaafa dikkat çekilmektedir. İnsanın aceleci bir varlık olduğu ve bu yönünün hayrı ister gibi şerri istemeye bir sebep olduğuna dikkat çekilmektedir. "Gerçekten insanın, özellikle ilk defa karşılaştığı durumlarda neyin iyi neyin kötü, neyin faydalı neyin zararlı olduğu konusunda isabetli hüküm vermesi her zaman mümkün olmayabilir. Bunun için insanın aklını, bilgisini, tecrübesini kullanarak veya inandığı, güvendiği kaynaklara başvurarak en doğru tercihi yapması gerekir. Fakat zihinsel ve ruhsal yönden yeterince gelişmemiş olanlar bir sabır ve olgunluk isteyen bu süreçten geçmeye tahammül edemedikleri için genellikle nefsânî isteklerinin tesiriyle aceleci davranır ve umumiyetle de yanlış hüküm verir, yanlış tercihte bulunurlar."¹ 

İnsanın acelecilik zaafı onun kaygılarını artırır, insanın kaygı düzeyi yükseldikçe akıl devre dışı kalır ve insan arzularının esiri olmaya başlar. Ayet insanın esaret yolculuğunun başlangıcına dikkat çekerek insanda otokontrol mekanizması oluşturmaktadır. Acelecilik zaafına dikkat edenler, arzularını kontrol edenler, tedbirini aldıktan sonra Allah'a teslim olanlar olan da bir hayır, olmayanda bin hayır ararlar. Bizler yolların en doğrusu ve etme güzeli olan Kur'an'ın yoluna ve Hz. Peygamberin yaşantısına uyalım. Gerisini Mevla'mıza bırakalım. Mevla'm ne eylerse güzel eyler. 


1- Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3, Sayfa: 466


Mücahit Güler

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Beytullah
(10.06.2023 19:16 - #340)
Mükemmel emeğine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.