Fehmi Demirbağ
Köşe Yazarı
Fehmi Demirbağ
 

SİZ HİÇ BEBEK ÖLDÜRDÜNÜZ MÜ?

Hani andavallılarını kandırmak için rüyasında efendimizi görüp de güya kendisinden aldığı talimatları bu salak kitleye aktaran kardinal efendinin herzeleri bitmek bilmiyor. Rüya hadisesi ise malum. Aktaranın ifadesi doğrultusunda kabul edilegelen bir olgudur. Bilimsel olarak, laboratuar sonuçlarıyla ispatlanagelen bir şey de değildir. Bütün insanlık kahir ekseriye rüya gördüğü için varlığı da tartışılmazdır. Ayrıca rüya yorumculuğu şarlatanlığa en yatkın iştigallerden biridir. Biz yinede bu hususta rahmani ve şeytani hem rüyanın hem de yorumunun olduğunu söyleyelim; Kuranda adı geçen Yusuf kıssasını hatırlatarak...  Böylesi bir girişten sonra bende dün gece gördüğüm rüyamı paylaşmak istiyorum. Bulutlar üstündeyim. Güya ölmüşüm. Şaşkınca neler olup bittiğini anlamaya çalışırken bir anda bir bebek karşıma çıktı. Beyazlar içindeydi. Omuzlarının arkasında duran bir çift kanat dikkatimi çekti.  Hoş geldin amca dedi. Bebekçe konuşuyordu. Biz büyükler hatırlamayız belki ama bebeklerin bir dili vardır. Kendi aralarında bir diğer adı aguşça olan bu dili kullanırlar. Hatırladım birden bu dili. Bende cevap verdim aguşçayla; hoş buldum evladım. Ben dedi. Aylan bebek. Hatırlar mısın Bodrum sahillerine cansız bedeni vuran suriyeli bebek.  Dedim, "nasıl unuturum seni Aylan." Utanarak cevapladım. "Dedi" amca. "Dünyadaki sınavın bitti. Biz bebekler karşılarız dünyadan gelen yetişkinleri. Önce bizimle burada hesaplaşmalısınız, helalleşmelisiniz. Sonra diğer sorgulamalarınız için ilgili birimlere geçersiniz." "Nasıl" dedi, "sızılı vicdanınla mı geldin buraya, onu yoklamaya geldim?"  Sonra tuttu elimden, çekiştirerek büyük bir cam kapının olduğu bir yere doğru sürüklemeye başladı. Buz gibiydi elleri. Tıpkı çaresiz bedeni sahile vurduğu andaki soğuklukta.  Cam kapıyı geçtiğimizde yine bembeyazlığın hakim olduğu büyük bir salona geçtik. İçerisi çocuk doluydu. İçeri bizim girmemizle birlikte bütün dikkatler bize odaklandı. Yavaş yavaş etrafımıza birikmeye başladılar.  Dedi Aylan bebek. "Burada, bu salonda büyüklerin zalimlikleri,bencillikleri yüzünden hayatlarına veda eden çocuklar bulunmakta. Şimdi her bir çocuğa dünyadaki hayatında vurdumduymazlığının, sorumsuzlıuğunun neticesi ölümlerinden dolayı hesabını vereceksin. Bizden sonra ayrıca yeryüzünde imha ettiğiniz, eziyet ettiğiniz diğer bitkilerin ve hayvanların hesabını vermeye yan salona geçeceksin. Seni o duruşma, helalleşme salonuna hamamböceği karakafa götürecek." Şoktaydım. Ya rabbim bu nasıl birşey bu? Rüyada mıyım, gerçekten öldüm mü? Aylan bebek konuşmasını sürdürürken çocuklar adeta askeri bir nizam içinde sıralanmaya, kümelenmeye başladılar. Dedi, Aylan bebek. " Amca biliyoruz senin çocuklar ve gençler için nasıl mücadeleler verdiğini. Ama yaptığın bu mücadeleler bile senin aklanmana yetmez." Küçük elinin işaret parmağı ile bir grup çocuğun olduğu bölümü işaret etti.  "Buradaki arkadaşlar, gayrimeşru ilişkiler yüzünden anne karnında öldürülen...kürtajla katledilen çocuklar. Ki bir kısmını siz büyükler onların ölü bedenlerini kozmetik sanayiinde kullandınız." Konuşurken sürekli parmağıyla bir grubu işaret ediyordu. Buradaki çocukların sayısı toplam sayısı milyarlarcaydı. "Bunlar savaş mağduru çocuklar!" "Bunlar sarhoş kafa ile kullandığınız arabalarınızla yaptığınız trafik kazaları neticesinde ölen çocuklar." "Bunlar uyuşturucu mağdurları..." "Bunlar aşağılık nefsiniz için cinsel azgınlığınız için harcadığınız çocuklar." "Bunlar suçlarınızı örtmek adına cinayete mahkum bıraktıklarınız..." "Bunlar kültürel yozlaşmanız neticesinde imansız bırakıp ta intiharla buraya gelenler." "Bunlar hastalıklı ruhlarınız ve cehaletinizle beslediğiniz için arkadaş kurbanı olanlar..." "Anne baba çatışması ile arada kalan sonrada başka mecralarda huzuru ararken teröristlere kaptırdıklarınız..." "Bunlar organ mafyasından arta kalanlar" "Bunlar gıda teörü ile beslerken zehirleyipte küçük yaşta yakalandıkları amansız hastalıktan ölenler." "Okul servislerinde unutulup ölenler, sizin ihmallerlerinizle çıkan yangında kavrulanlar, boğulanlar..." "Harcadıklarınız burda. Bir de ölümüne sebep olduğunuzdan öteye...ölümlerine sessiz kaldığınız için ölenler..." "Ahmak eğitim sistemlerinizle Rablerine isyan eden nesiller yetiştirdiniz ya...İşte o gerizekalı eğitim sisteminizin suça itelediği çocuklar...Hırsızlık yaparken, suç işlerken ölüp gidiverenler..." Bütün bu çocukları kandırdınız. Hem de şaşaalı sloganlar eşliğinde. Halbuki ensest mağduru bir gençlik yetiştirdiniz. Lgbti gibi sapık yapılanmalara teslim ettiniz. Deist yaptınız. Uyuşturucu mağduru oldular. Teröre bulaştılar. Ahmakça çıkan savaşlarda kıyıma uğrattınız. Adeta bir çocuk soykırımı yaptınız. Ergen olmadan ölenler zaten cennetlikler. Peki günahlarına sebep olduğunuz gençler?" Tarumar olmuştum. Ağlasam belki bir nebze rahatlayacaktım. Soluğum kesilmişti, sanki Alyan bebeğin denizde son nefesini verirken ki halindeydim. Bu nasıl bir rüyaydı? Kabus olmalıydı! Alyan bebeğin son sözleriyle rüyamdan uyandım: "Fehmi amca, hesaplaşmaya hazır mısın? Helalleşmeye..." ... Hatırlar mısın? Hani demişti ya, üç yaşında bir çocuk; "sizi söyliyecem Allah'a!" diye! Yaşayan ölüler sokağında, eşkiya; dünyaya hükümdar! biz tesbih çekelim,kahır ya da sabır! Oysa keder denizinde çocuklar... ağlayan... kan kusanlar... soğuktan, hastalıktan, savaştan, açlıktan ve hatta! Başı okşanasıcalar! yetimler! Herkes, sahibinin sesi, onlar sessiz çığlıklar! biz avunmalarımızla, ulaşmak için tanrıya... Putlarımızın eteklerine sokulanlar, onlar heran, her saniye soluksuz kalanlar! Ah! çatık kaşım! Çocuktan beslenenler bir de! Onların üzerinden nemalananlar! Alnımın yazgısı, kaderin coğrafyası! akıp gittiğinde zaman, düşmanların kötülükleri değil de, dostların sessizliğinde, yitecekler! Laf ebeleri, laf canbazları! Beceriksizler ve hatta korkaklar! Çocuklardan beslenenler, en çok da zalimlerin safında saf tutanlar! Safmış ayağına yatanlar! Bu satırlar yazıldığında, hava soğuk, yüreğim ayaz! Sütunlarında gazetelerin,yıkılmış değerler! Asosyallerin sosyal paylaşım sitelerinde çürümüş insanlık!  Ben sizi bildim,timsah soyları! Cukkasına,makamına tapanlar! Kürsü mücahitleri! Çocuktan beslenenler,sizde suçlusunuz, can veren her çocuğun kanında, sizinde parmağınız var, her acı çeken çocuğun, canında...kanında... Bedenleri, ruhları kirletilenler, onlar başkalarının çocukları, sizinkiler peygamber tohumu! Sözlerim ağır gelmesin size! çocuk katili olmaktansa... onları hem bedenen... hem ruhen öldüren!.. ben kötü şair olurum,  sevilmeyen! Siz gidecek..bitecek...siniz! Tarih sizi de silecek, Ben itirazlarımla, masumların katında, dilsiz şeytan olmayacağım! Bana kahır, çocuklara elem! Size ise... Cehennemin yolları! Zalimlerin ekmeğine yağ sürenler, yetimlerden bir lokma ekmeği, esirgeyenler! Esirgeyen,bağışlayan rabbime... Sığınırım sizlerin şerrinden! çocuklardan beslenenler! çocukların, hayatlarını ve hatta geleceklerini çalanlar! katiller ve hırsızlar,laf ebeleri...canbazları ve hatta! dışarısı soğuk, suriyede, filistinde ve hatta az ötedeki sokakta, can vermekte çocuklar! Yanıbaşınızda belki! Siz ki ilgisiz, acımasız ve hatta,tv ekranlarında, eli cebine gitmeden, başkalarından...yardım dilenenler...çocuktan beslenenler! Okutacaksınız ya...kurtarmak için çocukları! Okutarak, karanlıkta bırakanlar! Sizlerden kurtulamayacaklar, sizin gibi olacaklar ve hatta okullarınızda! Kim alındı ise, bu sözlerimden, işte onlar; çocuktan beslenenler! Kendi evlatlarının,kanından beslenenler! FEHMİ Demirbağ
Ekleme Tarihi: 12 Aralık 2019 - Perşembe

SİZ HİÇ BEBEK ÖLDÜRDÜNÜZ MÜ?


Hani andavallılarını kandırmak için rüyasında efendimizi görüp de güya kendisinden aldığı talimatları bu salak kitleye aktaran kardinal efendinin herzeleri bitmek bilmiyor.

Rüya hadisesi ise malum. Aktaranın ifadesi doğrultusunda kabul edilegelen bir olgudur. Bilimsel olarak, laboratuar sonuçlarıyla ispatlanagelen bir şey de değildir. Bütün insanlık kahir ekseriye rüya gördüğü için varlığı da tartışılmazdır. Ayrıca rüya yorumculuğu şarlatanlığa en yatkın iştigallerden biridir. Biz yinede bu hususta rahmani ve şeytani hem rüyanın hem de yorumunun olduğunu söyleyelim; Kuranda adı geçen Yusuf kıssasını hatırlatarak... 

Böylesi bir girişten sonra bende dün gece gördüğüm rüyamı paylaşmak istiyorum.

Bulutlar üstündeyim. Güya ölmüşüm. Şaşkınca neler olup bittiğini anlamaya çalışırken bir anda bir bebek karşıma çıktı. Beyazlar içindeydi. Omuzlarının arkasında duran bir çift kanat dikkatimi çekti. 

Hoş geldin amca dedi. Bebekçe konuşuyordu. Biz büyükler hatırlamayız belki ama bebeklerin bir dili vardır. Kendi aralarında bir diğer adı aguşça olan bu dili kullanırlar. Hatırladım birden bu dili. Bende cevap verdim aguşçayla; hoş buldum evladım.

Ben dedi. Aylan bebek. Hatırlar mısın Bodrum sahillerine cansız bedeni vuran suriyeli bebek. 

Dedim, "nasıl unuturum seni Aylan." Utanarak cevapladım. "Dedi" amca. "Dünyadaki sınavın bitti. Biz bebekler karşılarız dünyadan gelen yetişkinleri. Önce bizimle burada hesaplaşmalısınız, helalleşmelisiniz. Sonra diğer sorgulamalarınız için ilgili birimlere geçersiniz." "Nasıl" dedi, "sızılı vicdanınla mı geldin buraya, onu yoklamaya geldim?" 

Sonra tuttu elimden, çekiştirerek büyük bir cam kapının olduğu bir yere doğru sürüklemeye başladı. Buz gibiydi elleri. Tıpkı çaresiz bedeni sahile vurduğu andaki soğuklukta. 

Cam kapıyı geçtiğimizde yine bembeyazlığın hakim olduğu büyük bir salona geçtik. İçerisi çocuk doluydu. İçeri bizim girmemizle birlikte bütün dikkatler bize odaklandı. Yavaş yavaş etrafımıza birikmeye başladılar. 

Dedi Aylan bebek. "Burada, bu salonda büyüklerin zalimlikleri,bencillikleri yüzünden hayatlarına veda eden çocuklar bulunmakta. Şimdi her bir çocuğa dünyadaki hayatında vurdumduymazlığının, sorumsuzlıuğunun neticesi ölümlerinden dolayı hesabını vereceksin. Bizden sonra ayrıca yeryüzünde imha ettiğiniz, eziyet ettiğiniz diğer bitkilerin ve hayvanların hesabını vermeye yan salona geçeceksin. Seni o duruşma, helalleşme salonuna hamamböceği karakafa götürecek."

Şoktaydım. Ya rabbim bu nasıl birşey bu? Rüyada mıyım, gerçekten öldüm mü?

Aylan bebek konuşmasını sürdürürken çocuklar adeta askeri bir nizam içinde sıralanmaya, kümelenmeye başladılar.

Dedi, Aylan bebek. " Amca biliyoruz senin çocuklar ve gençler için nasıl mücadeleler verdiğini. Ama yaptığın bu mücadeleler bile senin aklanmana yetmez."

Küçük elinin işaret parmağı ile bir grup çocuğun olduğu bölümü işaret etti. 

"Buradaki arkadaşlar, gayrimeşru ilişkiler yüzünden anne karnında öldürülen...kürtajla katledilen çocuklar. Ki bir kısmını siz büyükler onların ölü bedenlerini kozmetik sanayiinde kullandınız."

Konuşurken sürekli parmağıyla bir grubu işaret ediyordu. Buradaki çocukların sayısı toplam sayısı milyarlarcaydı.

"Bunlar savaş mağduru çocuklar!"

"Bunlar sarhoş kafa ile kullandığınız arabalarınızla yaptığınız trafik kazaları neticesinde ölen çocuklar."

"Bunlar uyuşturucu mağdurları..."

"Bunlar aşağılık nefsiniz için cinsel azgınlığınız için harcadığınız çocuklar."

"Bunlar suçlarınızı örtmek adına cinayete mahkum bıraktıklarınız..."

"Bunlar kültürel yozlaşmanız neticesinde imansız bırakıp ta intiharla buraya gelenler."

"Bunlar hastalıklı ruhlarınız ve cehaletinizle beslediğiniz için arkadaş kurbanı olanlar..."

"Anne baba çatışması ile arada kalan sonrada başka mecralarda huzuru ararken teröristlere kaptırdıklarınız..."

"Bunlar organ mafyasından arta kalanlar"

"Bunlar gıda teörü ile beslerken zehirleyipte küçük yaşta yakalandıkları amansız hastalıktan ölenler."

"Okul servislerinde unutulup ölenler, sizin ihmallerlerinizle çıkan yangında kavrulanlar, boğulanlar..."

"Harcadıklarınız burda. Bir de ölümüne sebep olduğunuzdan öteye...ölümlerine sessiz kaldığınız için ölenler..."

"Ahmak eğitim sistemlerinizle Rablerine isyan eden nesiller yetiştirdiniz ya...İşte o gerizekalı eğitim sisteminizin suça itelediği çocuklar...Hırsızlık yaparken, suç işlerken ölüp gidiverenler..."

Bütün bu çocukları kandırdınız. Hem de şaşaalı sloganlar eşliğinde. Halbuki ensest mağduru bir gençlik yetiştirdiniz. Lgbti gibi sapık yapılanmalara teslim ettiniz. Deist yaptınız. Uyuşturucu mağduru oldular. Teröre bulaştılar. Ahmakça çıkan savaşlarda kıyıma uğrattınız. Adeta bir çocuk soykırımı yaptınız. Ergen olmadan ölenler zaten cennetlikler. Peki günahlarına sebep olduğunuz gençler?"

Tarumar olmuştum. Ağlasam belki bir nebze rahatlayacaktım. Soluğum kesilmişti, sanki Alyan bebeğin denizde son nefesini verirken ki halindeydim. Bu nasıl bir rüyaydı? Kabus olmalıydı!

Alyan bebeğin son sözleriyle rüyamdan uyandım:

"Fehmi amca, hesaplaşmaya hazır mısın? Helalleşmeye..."

...
Hatırlar mısın? Hani demişti ya, üç yaşında bir çocuk; "sizi söyliyecem Allah'a!" diye!

Yaşayan ölüler sokağında, eşkiya; dünyaya hükümdar!
biz tesbih çekelim,kahır ya da sabır!
Oysa keder denizinde çocuklar... ağlayan... kan kusanlar...
soğuktan, hastalıktan, savaştan, açlıktan ve hatta!
Başı okşanasıcalar! yetimler!
Herkes, sahibinin sesi, onlar sessiz çığlıklar!
biz avunmalarımızla, ulaşmak için tanrıya...
Putlarımızın eteklerine sokulanlar, onlar heran, her saniye soluksuz kalanlar!
Ah! çatık kaşım! Çocuktan beslenenler bir de!
Onların üzerinden nemalananlar!
Alnımın yazgısı, kaderin coğrafyası!
akıp gittiğinde zaman, düşmanların kötülükleri değil de, dostların sessizliğinde, yitecekler!
Laf ebeleri, laf canbazları! Beceriksizler ve hatta korkaklar!
Çocuklardan beslenenler, en çok da zalimlerin safında saf tutanlar! Safmış ayağına yatanlar!
Bu satırlar yazıldığında, hava soğuk, yüreğim ayaz!
Sütunlarında gazetelerin,yıkılmış değerler! Asosyallerin sosyal paylaşım sitelerinde çürümüş insanlık! 
Ben sizi bildim,timsah soyları!
Cukkasına,makamına tapanlar! Kürsü mücahitleri!
Çocuktan beslenenler,sizde suçlusunuz, can veren her çocuğun kanında, sizinde parmağınız var, her acı çeken çocuğun, canında...kanında...
Bedenleri, ruhları kirletilenler, onlar başkalarının çocukları, sizinkiler peygamber tohumu!
Sözlerim ağır gelmesin size! çocuk katili olmaktansa...
onları hem bedenen... hem ruhen öldüren!..
ben kötü şair olurum,  sevilmeyen!
Siz gidecek..bitecek...siniz! Tarih sizi de silecek,
Ben itirazlarımla, masumların katında, dilsiz şeytan olmayacağım!
Bana kahır, çocuklara elem! Size ise... Cehennemin yolları!
Zalimlerin ekmeğine yağ sürenler, yetimlerden bir lokma ekmeği, esirgeyenler!
Esirgeyen,bağışlayan rabbime... Sığınırım sizlerin şerrinden!
çocuklardan beslenenler!
çocukların, hayatlarını ve hatta geleceklerini çalanlar!
katiller ve hırsızlar,laf ebeleri...canbazları ve hatta!
dışarısı soğuk, suriyede, filistinde ve hatta az ötedeki sokakta,
can vermekte çocuklar! Yanıbaşınızda belki!
Siz ki ilgisiz, acımasız ve hatta,tv ekranlarında, eli cebine gitmeden, başkalarından...yardım dilenenler...çocuktan beslenenler!
Okutacaksınız ya...kurtarmak için çocukları!
Okutarak, karanlıkta bırakanlar! Sizlerden kurtulamayacaklar, sizin gibi olacaklar ve hatta okullarınızda!
Kim alındı ise, bu sözlerimden,
işte onlar; çocuktan beslenenler!
Kendi evlatlarının,kanından beslenenler!


FEHMİ Demirbağ

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.