Fehmi Demirbağ
Köşe Yazarı
Fehmi Demirbağ
 

KOD ADI "BEYAZ HÜZÜN" (3)

Üniversite öğrencisi Kenan Korkmaz'ın gönlüne sanat ateşi düşmüştür. Bu ateşe düçar olmayanlar bilemezler nasıl da yakıcı olduğunu. Beyaz Hüzün isimli sinema filminin kritiğini yapmaya devam ediyoruz.  Önceki akşam Önder'in 4. Kültür-sanat ödül törenine iştirak ettim. 60 yıllık dernek nihayet kültür ve sanatın önemini anlamış olmalı ki çalışmalarına bu kategoriyi de eklemiş. Olsun, geç olsun güç olmasın nazarıyla bakalım yine de. ÖNDER kurulurken Yücel Çakmaklı girer sanat hayatımıza. İlk kez Hac yolculuğunun anlatıldığı bir Kabe belgeseli hazırlar. Sonra da sinema camiasına adım atar, 1968 senesine gelindiğinde elli kadar filmde vazife alır. Yücel Çakmaklı’nın görüşlerinde ve filmlerinde karşılığını bulan “Milli Sinema” yaklaşımında, İslâmiyet’in Osmanlı kültürü üzerindeki güçlü etkisi vurgulanıyordu. “Milli Sinema”nın köklerinin Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarına ait inanç ve değerler sisteminde, yaşam tarzlarında bulunduğunu belirten yönetmenimiz, aynı zamanda yabancı kültürlerin sömürgeci politikalarına da dikkat çekmeye gayret etmiştir. Yücel Çakmaklı, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Ediz Hun ve Orhan Gencebay gibi Yeşilçam yıldızlarına rol verdiği "Çile, Oğlum Osman, Diriliş, Kızım Ayşe, Memleketim" gibi, melodram sineması içinde değerlendirilebilecek filmlerinde kumarın, alkolün, batı kültürünün ya da burjuva yaşamının yozlaştırdığı, kurtuluşu geleneksel ve dinî değerlerde arayan kişilerin öykülerini anlattı. O yıllar da Minyeli Abdullah romanıyla Hekimoğlu İsmail'in, Şule Yüksel Şenler'in Huzur Sokağı isimli romanının gençlerin hidayetine nasıl vesile olduğunu hatırlayalım. Ne hazindir ki aynı Huzur Sokağı ATV'de magazine malzeme olan bir tv dizisi olmuştu. Berhan Şimşek'i Minyeli Abdullah'laştıramamıştı hakeza yapılan sinema filmi.  Salih Diriklik, Mesut Uçakan'la sinemaya atılan milli imzalar 70'lerde bir diriliş kavgası veriyordu. Yıl 2019 iktidar olup da muktedir olamadığımız zaman diliminde ise kültür ve sanatta reisin ifadesiyle sınıfta kalıyorduk.  Bu yazı dizimiz bu bölümle de bitecek gibi değil.  Günümüze de dokundurmalar yaparak sinema üzerine konuşmaya devam edelim. Rtük onca mızmızlanmaya rağmen Netflix'e değil ceza en ufak bir uyarma dahi göndermemiştir. Özellikle eşcinsel içerikli yapımlara vermiş olduğu destekle islami camialarda rahatsızlanmaya sebebiyet verse de atı alan Üsküdar'a geçmiştir bile.  Genç bir Müslüman yönetmen hem de Sarıkamış üzerine ilk kez bir konuyu beyaz perdeye aktarmışken ve camiadan destek beklerken dünyada olup bitene de bir bakmak lazım.  Netflix’in geçtiğimiz günlerde piyasaya sürdüğü “The Irishman” filminde “De-Aging” teknolojisi ile Robert De Niro, Al Pacino ve Joe Pesci’yi herhangi bir makyaj hilesi olmaksızın 30 yaş daha genç gösterdi. Karakterlerin adeta zamanda yolculuk yapmasını sağlayan FLUX adı verilen yazılım ve özel kızılötesi kameralar, filmin yönetmeni Martin Scorsese’in isteği ile (senaryo gereği) Arjantinli görsel efekt süpervizörü Pablo Helman tarafından geliştirildi. Yazılımın tasarlanması 2 yıldan fazla sürdü. (Beyaz Hüzün filmi de 2 yılda çekildi.) Teknolojinin uygulanması içinse de tam olarak 1750 çekim yapıldı. Computer-generated imagery teknolojisi sayesinde The Irishmna'ın kadrosunda yer alan efsane isimlerin makyajla gençleştirilmesine gerek kalmadı. Aslında bu teknoloji uzun yıllardır sinema sektörünün içerisinde yer alıyor. 1973'te 2 boyutlu basit grafiklerin filme dahil edilmesiyle ortaya çıkan CGI teknolojisi bilgisayarların donanım seviyelerine göre yükseldi. 2001'de ilk yapay zekaya sahip hareketli CGI sahnesi, Peter Jackson'ın yönettiği Yüzüklerin Efendisi filminde görülmüştü. James Dean’in, CGI teknolojisi sayesinde ölümünden 64 yıl sonra Finding Jack filmi ile geri döndürülmesi de çalışmalar arasında.  Bu teknoloji süper kahraman filmleri, bilim kurgu yapımları, animasyon filmleri ve benzeri birçok yapımda yaygın olarak kullanılıyor. (15 yıl öncesinden yapmaya çalıştığım Herotürk projesini gelde bizim yetkililere anlat!) İlk fırsatta yazının devamı için yine elime kalemi (bilgisayar) alacağım. Siz de Beyaz Hüzün filmine yanınıza arkadaşlarınızı da alarak gidin. FEHMİ DEMİRBAĞ
Ekleme Tarihi: 28 Aralık 2019 - Cumartesi

KOD ADI "BEYAZ HÜZÜN" (3)

Üniversite öğrencisi Kenan Korkmaz'ın gönlüne sanat ateşi düşmüştür. Bu ateşe düçar olmayanlar bilemezler nasıl da yakıcı olduğunu. Beyaz Hüzün isimli sinema filminin kritiğini yapmaya devam ediyoruz. 
Önceki akşam Önder'in 4. Kültür-sanat ödül törenine iştirak ettim. 60 yıllık dernek nihayet kültür ve sanatın önemini anlamış olmalı ki çalışmalarına bu kategoriyi de eklemiş. Olsun, geç olsun güç olmasın nazarıyla bakalım yine de. ÖNDER kurulurken Yücel Çakmaklı girer sanat hayatımıza. İlk kez Hac yolculuğunun anlatıldığı bir Kabe belgeseli hazırlar. Sonra da sinema camiasına adım atar, 1968 senesine gelindiğinde elli kadar filmde vazife alır. Yücel Çakmaklı’nın görüşlerinde ve filmlerinde karşılığını bulan “Milli Sinema” yaklaşımında, İslâmiyet’in Osmanlı kültürü üzerindeki güçlü etkisi vurgulanıyordu. “Milli Sinema”nın köklerinin Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarına ait inanç ve değerler sisteminde, yaşam tarzlarında bulunduğunu belirten yönetmenimiz, aynı zamanda yabancı kültürlerin sömürgeci politikalarına da dikkat çekmeye gayret etmiştir.
Yücel Çakmaklı, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Ediz Hun ve Orhan Gencebay gibi Yeşilçam yıldızlarına rol verdiği "Çile, Oğlum Osman, Diriliş, Kızım Ayşe, Memleketim" gibi, melodram sineması içinde değerlendirilebilecek filmlerinde kumarın, alkolün, batı kültürünün ya da burjuva yaşamının yozlaştırdığı, kurtuluşu geleneksel ve dinî değerlerde arayan kişilerin öykülerini anlattı.
O yıllar da Minyeli Abdullah romanıyla Hekimoğlu İsmail'in, Şule Yüksel Şenler'in Huzur Sokağı isimli romanının gençlerin hidayetine nasıl vesile olduğunu hatırlayalım. Ne hazindir ki aynı Huzur Sokağı ATV'de magazine malzeme olan bir tv dizisi olmuştu. Berhan Şimşek'i Minyeli Abdullah'laştıramamıştı hakeza yapılan sinema filmi. 
Salih Diriklik, Mesut Uçakan'la sinemaya atılan milli imzalar 70'lerde bir diriliş kavgası veriyordu. Yıl 2019 iktidar olup da muktedir olamadığımız zaman diliminde ise kültür ve sanatta reisin ifadesiyle sınıfta kalıyorduk. 
Bu yazı dizimiz bu bölümle de bitecek gibi değil. 
Günümüze de dokundurmalar yaparak sinema üzerine konuşmaya devam edelim. Rtük onca mızmızlanmaya rağmen Netflix'e değil ceza en ufak bir uyarma dahi göndermemiştir. Özellikle eşcinsel içerikli yapımlara vermiş olduğu destekle islami camialarda rahatsızlanmaya sebebiyet verse de atı alan Üsküdar'a geçmiştir bile. 
Genç bir Müslüman yönetmen hem de Sarıkamış üzerine ilk kez bir konuyu beyaz perdeye aktarmışken ve camiadan destek beklerken dünyada olup bitene de bir bakmak lazım. 
Netflix’in geçtiğimiz günlerde piyasaya sürdüğü “The Irishman” filminde “De-Aging” teknolojisi ile Robert De Niro, Al Pacino ve Joe Pesci’yi herhangi bir makyaj hilesi olmaksızın 30 yaş daha genç gösterdi. Karakterlerin adeta zamanda yolculuk yapmasını sağlayan FLUX adı verilen yazılım ve özel kızılötesi kameralar, filmin yönetmeni Martin Scorsese’in isteği ile (senaryo gereği) Arjantinli görsel efekt süpervizörü Pablo Helman tarafından geliştirildi. Yazılımın tasarlanması 2 yıldan fazla sürdü. (Beyaz Hüzün filmi de 2 yılda çekildi.) Teknolojinin uygulanması içinse de tam olarak 1750 çekim yapıldı.
Computer-generated imagery teknolojisi sayesinde The Irishmna'ın kadrosunda yer alan efsane isimlerin makyajla gençleştirilmesine gerek kalmadı. Aslında bu teknoloji uzun yıllardır sinema sektörünün içerisinde yer alıyor.
1973'te 2 boyutlu basit grafiklerin filme dahil edilmesiyle ortaya çıkan CGI teknolojisi bilgisayarların donanım seviyelerine göre yükseldi. 2001'de ilk yapay zekaya sahip hareketli CGI sahnesi, Peter Jackson'ın yönettiği Yüzüklerin Efendisi filminde görülmüştü. James Dean’in, CGI teknolojisi sayesinde ölümünden 64 yıl sonra Finding Jack filmi ile geri döndürülmesi de çalışmalar arasında. 
Bu teknoloji süper kahraman filmleri, bilim kurgu yapımları, animasyon filmleri ve benzeri birçok yapımda yaygın olarak kullanılıyor. (15 yıl öncesinden yapmaya çalıştığım Herotürk projesini gelde bizim yetkililere anlat!)

İlk fırsatta yazının devamı için yine elime kalemi (bilgisayar) alacağım. Siz de Beyaz Hüzün filmine yanınıza arkadaşlarınızı da alarak gidin.

FEHMİ DEMİRBAĞ

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.