Ahsen Meryem Süveyda
Köşe Yazarı
Ahsen Meryem Süveyda
 

Şehir ve Yöneticileri

Aslında insan, yaşı ve yaşamdaki statüsü ne olursa olsun, irili ufaklı bir yönetici konumundadır.  Farkında olsun veya olmasın, becerebilsin beceremesin idare etmeye, yönetmeye kendiyle başlamıştır. İrtibatta olduğu herkesle ilişkisel anlamda idarecilik ve yöneticilikle iç içedir. Ve bu durum onu birey olarak kişisel ve karakteristik olarak daha düzeyli ve donanımlı olmaya zorlar. Belki de bu kendinde oluşan bireyler için geçerli, olmayanlar zaten ilişkileri kavgalı/barışlı, inişli/çıkışlı, hasbelkader götürüyor zaten.  Gelin görün ki yöneticilik bir aile, küçük bir topluluk, bir şehir veya bir ülke söz konusu olduğunda başlı başına ciddiyet arz ediyor. Ehliyet ve erdemi elzem kılıyor.  İbn-i Farabi “El-Medinetü'l ‘fazıla” Fazilet (Erdem) şehri adlı kitabında halkı ve yöneticisiyle beraber erdem, adalet, hakkaniyet ve iş bölümü üzerine yapılandırılan bir şehir ve devletlerden bahseder. Ve ideal, erdemli devleti çözümler. Hak nezdinde; yardımlaşma, dayanışma ve iş birliğine yöneticilik makamında ise; zihni zindeliği ve ahlaki kişiliği elzem tutar.  Ünlü İslam filozofu Farabi, ütopya türündeki bu kıymetli kitabında faziletli şehir ve yönetici olmanın kişisel, sosyolojik, siyasi öğretilerini sunar bize. Üzgünüm ki tıpkı Ibn'i Haldun, İbn-i Rüşt gibi İbn-i Farabi’ye de Avrupa gereken kıymeti vermiş ve eserler sosyal, siyasal zeminde faydalanılan eserler olmuşlardır. Bizim üniversitelerimiz de ise siyaset ve sosyoloji dallarında ders olarak dahi okutulmamasını hangi kompleks, zihniyet ve niyette karşılık bulduğunu sorgulamak lazım.  Farabi, erdemli devleti çözümlerken, yönetici başkanın zihin kapasitesi ve ahlaki yapısını merkeze almış, halifelik ve filozofluğun yani bilgeliğin birleştiği bir sistemi hayal etmiş, resul efendimizin yönetim tarzıyla sentezlenen bir reis, yönetici kişiliği ortaya koymuştur. Erdemli şehri bir vücuda, yöneticisini de bir kalbe benzetmiştir. Ve liyakat olarak tepeden aşağıya inen bir hiyerarşi çizmiştir.  Özellikle üzerinde durduğu yöneticidir. Öyle ki şu vasıfların bir yönetici de olmasın gerektiğinin altını önemle çizer.  • Sağlam beden ve asil bir ruh  • Sözü anlama kuvveti  • Güçlü bir hafıza  • En küçük kanıtı değerlendirebilecek bir zeka  • Düşündüklerini açıklayabilecek kıvraklıkta bir dil  • Öğrenme ve öğretmeyi sevmek, buna açık olabilmek  • Yeme, içme ve kadınlara düşkün olmamak  • Doğruyu ve doğruları sevmek ve yalandan nefret etmek  • Altın, gümüş ve servetin değil, yüceliğin peşinden koşmak  • Doğruları korkmadan, cesaretle savunmak, hayata geçirebilecek azim ve iradeye sahip olabilmek  Farabi bu vasıflara sahip bir yönetici bulmanın zor olduğundan bahsederken de, ilk 5 veya 6 özelliğe sahip olan kişilerin yönetici olabileceğini yalnız hikmet sahibi olabilmeyi şart koşar.  İsterse tüm özelliklere sahip olsun, kişi eğer hikmete (bilgelik, idrak, görgü, sağduyu, sezgisel anlayış/kavrayış, en hassas durumlarda doğruyu/yanlışı ayırt edebilme kabiliyeti) yoksa yönetici olmaz der. Bu bilge insan, bugünün şehir yöneticilerinin vasıflarını sıralamış (!) Erdemli şehirlerin erdemli yöneticilerini (!)  Bu sebepledir ki, kamu kurumlarından tutunda özel, tüzel tüm katman ve kurumlarda adalet, hakkaniyet ve ehliyet üst düzeydedir.  Öğretiye devam…  Tabanda yardımlaşma, iş birliği, herkesin görevini en iyi şekilde yerine getirmesi formülü ile toplum mutluluğu yakalayacaktı. Günümüzde tecelli ettiği gibi…  Tüm egolardan uzak, toplumsal dayanışma, yardımlaşma ve kardeşlik dürtüsünün hakim olduğu bir erdemli toplum…  Farabi; şehirde kişinin sosyal statüsü ne olursa olsun yalnızca bir işle uğraşacak der. İşsizliğe, kalitesizliğe ve suiistimale mahal vermemek için. Makamı ha bire bir yerlere sızdırmanın, ranta çevirmenin, olanakları devşirmenin, aç gözlülüğün sonuçta da haksızlığın önüne geçmek için.  Erdemi, erdemli olmayı, erdemli olanı, yönetici yapmayı olmazsa olmaz vasıf kılar.  Mutlaka ki, uzun tarih içerisinde kadim İslam medeniyeti, erdemli şehirler kurdu, erdemli yöneticiler yetiştirdi. Uzun zamandır erdemli topluluk ve yöneticilere hasret bir dönemin içindeysek de gerçekleşmesi olanaksız değil.  Çoğunluğa cahil, fasık, fitne, erdemsiz, yeteneksiz, insanı ve insanlığı bertaraf etme niyeti taşıyan güruh yönetici hakim konumundaysa da erdemi, erdemli toplumu, erdemli yönetici ve liderleri adaleti ve hakkaniyeti barındıran ilahi öğretilerle hayata hakim kılabiliriz.  Vahiy sonuna dek bunun için var.  “Ey halk, sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi ırklara ve boylara ayırdık. Allah yanında sizin en değerliniz en erdemli olanınızdır. Allah bilendir haberdar olandır." 49/13
Ekleme Tarihi: 21 Temmuz 2022 - Perşembe

Şehir ve Yöneticileri

Aslında insan, yaşı ve yaşamdaki statüsü ne olursa olsun, irili ufaklı bir yönetici konumundadır. 

Farkında olsun veya olmasın, becerebilsin beceremesin idare etmeye, yönetmeye kendiyle başlamıştır. İrtibatta olduğu herkesle ilişkisel anlamda idarecilik ve yöneticilikle iç içedir. Ve bu durum onu birey olarak kişisel ve karakteristik olarak daha düzeyli ve donanımlı olmaya zorlar. Belki de bu kendinde oluşan bireyler için geçerli, olmayanlar zaten ilişkileri kavgalı/barışlı, inişli/çıkışlı, hasbelkader götürüyor zaten. 

Gelin görün ki yöneticilik bir aile, küçük bir topluluk, bir şehir veya bir ülke söz konusu olduğunda başlı başına ciddiyet arz ediyor. Ehliyet ve erdemi elzem kılıyor. 

İbn-i Farabi “El-Medinetü'l ‘fazıla” Fazilet (Erdem) şehri adlı kitabında halkı ve yöneticisiyle beraber erdem, adalet, hakkaniyet ve iş bölümü üzerine yapılandırılan bir şehir ve devletlerden bahseder. Ve ideal, erdemli devleti çözümler. Hak nezdinde; yardımlaşma, dayanışma ve iş birliğine yöneticilik makamında ise; zihni zindeliği ve ahlaki kişiliği elzem tutar. 

Ünlü İslam filozofu Farabi, ütopya türündeki bu kıymetli kitabında faziletli şehir ve yönetici olmanın kişisel, sosyolojik, siyasi öğretilerini sunar bize. Üzgünüm ki tıpkı Ibn'i Haldun, İbn-i Rüşt gibi İbn-i Farabi’ye de Avrupa gereken kıymeti vermiş ve eserler sosyal, siyasal zeminde faydalanılan eserler olmuşlardır. Bizim üniversitelerimiz de ise siyaset ve sosyoloji dallarında ders olarak dahi okutulmamasını hangi kompleks, zihniyet ve niyette karşılık bulduğunu sorgulamak lazım. 

Farabi, erdemli devleti çözümlerken, yönetici başkanın zihin kapasitesi ve ahlaki yapısını merkeze almış, halifelik ve filozofluğun yani bilgeliğin birleştiği bir sistemi hayal etmiş, resul efendimizin yönetim tarzıyla sentezlenen bir reis, yönetici kişiliği ortaya koymuştur. Erdemli şehri bir vücuda, yöneticisini de bir kalbe benzetmiştir. Ve liyakat olarak tepeden aşağıya inen bir hiyerarşi çizmiştir. 

Özellikle üzerinde durduğu yöneticidir. Öyle ki şu vasıfların bir yönetici de olmasın gerektiğinin altını önemle çizer. 

• Sağlam beden ve asil bir ruh 

• Sözü anlama kuvveti 

• Güçlü bir hafıza 

• En küçük kanıtı değerlendirebilecek bir zeka 

• Düşündüklerini açıklayabilecek kıvraklıkta bir dil 

• Öğrenme ve öğretmeyi sevmek, buna açık olabilmek 

• Yeme, içme ve kadınlara düşkün olmamak 

• Doğruyu ve doğruları sevmek ve yalandan nefret etmek 

• Altın, gümüş ve servetin değil, yüceliğin peşinden koşmak 

• Doğruları korkmadan, cesaretle savunmak, hayata geçirebilecek azim ve iradeye sahip olabilmek 

Farabi bu vasıflara sahip bir yönetici bulmanın zor olduğundan bahsederken de, ilk 5 veya 6 özelliğe sahip olan kişilerin yönetici olabileceğini yalnız hikmet sahibi olabilmeyi şart koşar. 

İsterse tüm özelliklere sahip olsun, kişi eğer hikmete (bilgelik, idrak, görgü, sağduyu, sezgisel anlayış/kavrayış, en hassas durumlarda doğruyu/yanlışı ayırt edebilme kabiliyeti) yoksa yönetici olmaz der. Bu bilge insan, bugünün şehir yöneticilerinin vasıflarını sıralamış (!) Erdemli şehirlerin erdemli yöneticilerini (!) 

Bu sebepledir ki, kamu kurumlarından tutunda özel, tüzel tüm katman ve kurumlarda adalet, hakkaniyet ve ehliyet üst düzeydedir. 

Öğretiye devam… 

Tabanda yardımlaşma, iş birliği, herkesin görevini en iyi şekilde yerine getirmesi formülü ile toplum mutluluğu yakalayacaktı. Günümüzde tecelli ettiği gibi… 

Tüm egolardan uzak, toplumsal dayanışma, yardımlaşma ve kardeşlik dürtüsünün hakim olduğu bir erdemli toplum… 

Farabi; şehirde kişinin sosyal statüsü ne olursa olsun yalnızca bir işle uğraşacak der. İşsizliğe, kalitesizliğe ve suiistimale mahal vermemek için. Makamı ha bire bir yerlere sızdırmanın, ranta çevirmenin, olanakları devşirmenin, aç gözlülüğün sonuçta da haksızlığın önüne geçmek için. 

Erdemi, erdemli olmayı, erdemli olanı, yönetici yapmayı olmazsa olmaz vasıf kılar. 

Mutlaka ki, uzun tarih içerisinde kadim İslam medeniyeti, erdemli şehirler kurdu, erdemli yöneticiler yetiştirdi. Uzun zamandır erdemli topluluk ve yöneticilere hasret bir dönemin içindeysek de gerçekleşmesi olanaksız değil. 

Çoğunluğa cahil, fasık, fitne, erdemsiz, yeteneksiz, insanı ve insanlığı bertaraf etme niyeti taşıyan güruh yönetici hakim konumundaysa da erdemi, erdemli toplumu, erdemli yönetici ve liderleri adaleti ve hakkaniyeti barındıran ilahi öğretilerle hayata hakim kılabiliriz. 

Vahiy sonuna dek bunun için var. 

“Ey halk, sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi ırklara ve boylara ayırdık. Allah yanında sizin en değerliniz en erdemli olanınızdır. Allah bilendir haberdar olandır." 49/13

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.