Mevlüt Kaleli
Köşe Yazarı
Mevlüt Kaleli
 

ONLAR BİZİM ÇOCUKLARDI... KIZIL ELMAYA SEVDALI, OCAKLILAR DI...(3)

ONLAR BİZİM ÇOCUKLARDI... KIZIL ELMAYA SEVDALI, OCAKLILAR DI... (3) Onlar; idealleri öldürülen bir milletin önce zihnen, sonra da cismen küçüleceğini biliyorlardı... Bu sebeple şahsî ideallerin değil, millî mefkûrelerin peşinde koştular... Onların lügâtlerinde köşe dönmek, şaibeli ihale almak, rüşvet almak, haraç almak, vebâl almak yoktu; gönül almak, dua almak, şan ve şeref almak vardı... Onların, gayri meşrû edinilmiş malları, haram üzerine binâ edilmiş mülkleri ve alınteri değmemiş bol sıfırlı banka hesapları yoktu ama, dünya nizâmını tesis etmek gibi bir ülküleri, Turan denen mukaddes mefkûreleri ve Türk Milleti’ni “Ufukların Efendisi” yapacak Kızılelmaları vardı... Onlar; Türk Milleti’nin muhteşem mâzisini daha mükemmel bir istikbâle bağlayacak olan köprünün temellerine kendi bedenlerini toprak yaptılar, taş yaptılar, böyle ulvî bir gâyenin hizmetinde taş-toprak olarak bulunmayı en büyük şeref saydılar... Onlar; Türk-İslam dâvâsı için taş oldular, gözlerde yaş oldular, çileyle gardaş oldular, ama alçaklarla asla yoldaş olmadılar... Galiba hilkat, onların kumaşını bayrakların kumaşıyla birlikte dokumuş, hamurlarını Allah’a adanan kınalı kurbanlık koçların hamuruyla yoğurmuş, sütlerini haysiyet ve feragatin imbiğinden geçirmişti; onun için “maznun” iken de, “mahpus” iken de, “mağdur” iken de hep güzel kaldılar... Onlar; millet kültürü üzerine kurulacak bir devletin Devlet-i Ebed Müddet olacağını, milletle bütünleşmeyen, milleti yok sayan, millete ters düşen yapılanmaların uzun ömürlü olmayacağını bilen tarih şuurunun sahibiydiler... Mevlüt KALELİ 
Ekleme Tarihi: 18 Şubat 2020 - Salı

ONLAR BİZİM ÇOCUKLARDI... KIZIL ELMAYA SEVDALI, OCAKLILAR DI...(3)

ONLAR BİZİM ÇOCUKLARDI...
KIZIL ELMAYA SEVDALI, OCAKLILAR DI... (3)

Onlar; idealleri öldürülen bir milletin önce zihnen, sonra da cismen küçüleceğini biliyorlardı...

Bu sebeple şahsî ideallerin değil, millî mefkûrelerin peşinde koştular...
Onların lügâtlerinde köşe dönmek, şaibeli ihale almak, rüşvet almak, haraç almak, vebâl almak yoktu; gönül almak, dua almak, şan ve şeref almak vardı...

Onların, gayri meşrû edinilmiş malları, haram üzerine binâ edilmiş mülkleri ve alınteri değmemiş bol sıfırlı banka hesapları yoktu ama, dünya nizâmını tesis etmek gibi bir ülküleri, Turan denen mukaddes mefkûreleri ve Türk Milleti’ni “Ufukların Efendisi” yapacak Kızılelmaları vardı...

Onlar; Türk Milleti’nin muhteşem mâzisini daha mükemmel bir istikbâle bağlayacak olan köprünün temellerine kendi bedenlerini toprak yaptılar, taş yaptılar, böyle ulvî bir gâyenin hizmetinde taş-toprak olarak bulunmayı en büyük şeref saydılar...

Onlar; Türk-İslam dâvâsı için taş oldular, gözlerde yaş oldular, çileyle gardaş oldular, ama alçaklarla asla yoldaş olmadılar...

Galiba hilkat, onların kumaşını bayrakların kumaşıyla birlikte dokumuş, hamurlarını Allah’a adanan kınalı kurbanlık koçların hamuruyla yoğurmuş, sütlerini haysiyet ve feragatin imbiğinden geçirmişti; onun için “maznun” iken de, “mahpus” iken de, “mağdur” iken de hep güzel kaldılar...

Onlar; millet kültürü üzerine kurulacak bir devletin Devlet-i Ebed Müddet olacağını, milletle bütünleşmeyen, milleti yok sayan, millete ters düşen yapılanmaların uzun ömürlü olmayacağını bilen tarih şuurunun sahibiydiler...

Mevlüt KALELİ 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.