Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2025 yılı 1. çeyrek yapı ruhsatı verileri, konut sektöründe arz yönlü krizin daha da derinleştiğini ortaya koydu. Geçen yılın aynı dönemine göre ruhsat verilen daire sayısı yüzde 18,7 azaldı. 2024 yılında da arzın düştüğü sektörde, bu yılki daralma konut üretiminde ciddi bir gerilemeye işaret ediyor.

Konut sektöründe yaşanan ruhsat gerilemesi, yalnızca barınma ihtiyacını değil, Türkiye’deki yüksek enflasyonun temel kaynaklarından birini de etkiliyor. Üretim azaldıkça kira fiyatlarının kontrolü neredeyse imkânsız hale geliyor.

Kamuoyunda konut satışlarının hâlâ yüksek olduğu algısı ise yanıltıcı. Uzmanlara göre, satış istatistikleri çoğunlukla geçmiş dönem tapu devirlerinin yansıması. Bu nedenle sektördeki gerçek fotoğraf, yapı ruhsatı verilerinde gizli.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 22 Mayıs 2025 tarihli Enflasyon Raporu’nda da kira kalemindeki fiyat katılığının, hizmet enflasyonundaki ataletin en önemli sebebi olduğu vurgulandı. Kira fiyatlarının düşmemesinin temel nedeni: Konut arzının yetersizliği.

KONUTDER’in PwC Türkiye’ye hazırlattığı ve Nisan 2025’te yayımlanan İstanbul Konut Stratejisi Raporu’na göre, İstanbul’un yılda ortalama 122 bin yeni konuta ihtiyacı bulunuyor. Ancak mevcut üretim, bu ihtiyacın yalnızca küçük bir kısmını karşılıyor.

Ekonomistlere göre, yalnızca talep baskılayan politikalarla konut sorununun çözülmesi mümkün değil. Üretim yetersizliği kira enflasyonunu körüklüyor ve sosyal refahı tehdit ediyor.

Uzmanlar, alternatif finansman, yeni mülkiyet modelleri ve vergi politikalarıyla desteklenen bütüncül bir arz stratejisinin acilen hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Konut üretimi uzun vadeli bir süreç olduğundan, mevcut kriz derinleşmeden harekete geçilmesi şart.