Bilal-i Habeşi ile Son Ezan

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 14.11.2020 - 18:08, Güncelleme: 28.03.2022 - 15:40 3038+ kez okundu.
 

Bilal-i Habeşi ile Son Ezan

Peygamberimiz’in ahirete göçünden yıllar sonra Bilal’in sesini duyan medine halkı, Efendimiz yaşıyor sanıp sevinçten ağlamıştı.. O günden beri dünyada bir daha böyle bir ezan okunmayacaktı.
‘O yoksa ben de yokum` Peygamberimiz vefat ettikten sonra, ona büyük bir sevgi duyan Hz. Bilâl, Medine’de daha fazla kalmaya dayanamayıp, ayrılmak zorunda kalmıştı. Şam dolaylarına giden Hz.Bilal, Hz Ömer, hicrî onaltıncı yılda Suriye ve Filistin’e gittiği zaman, O’nu karşılamış ve Câbiye’ye gelmişti. Sonra halife ile beraber Kudüs’e giderek, bu kutsal şehrin teslimi sırasında bulunmuş ve Hz. Ömer ile birlikte Kudüs’e girmişti. Hz. Ömer, burada,Peygamberimiz'in vefatından sonra hiç ezan okumayan Bilâl’den ezan okumasını rica etmiş, Hz. Bilâl de halifenin ısrarlarına  dayanamayarak ezan okumuştu. Hz. Bilâl ezanı okumaya başladığı anda, Hz. Ömer ve diğer sahabiler, Resûlullah dönemini hatırlayarak, gözlerinin önüne, geçmiş günleri getirip ağlamaya başladılar. Bilâl’in ezanını dinleyenlerin hepsi, kendilerinden geçmişlerdi. Bunca ayrılık yetmedi mi ya Bilal’ Hz. Bilâl, bir gece rüyasında Peygamber Efendimiz’i gördü. Sevgili Peygamberimiz kendisine adeta sitem ettiler; “Bunca ayrılık yetmedi mi, Ya Bilâl? Hala kabrimi ziyaret etmeyecek misin?” Hz. Bilal’in zavallı yüreği, duracak hale geldi. Heyecan ve ter içinde uyandı. Hemen hazırlığa başladı. Şafak sökerken, ince, uzun ve garip deveciğiyle; mübarek Medine yollarına düştü. Biricik Efendisi’ne yaklaştıkça havayı kokluyor, taşları toprakları okşuyor ve gözyaşı döküyordu. Issız çölleri yara yara Medine’ye ulaştı. O’na rastlayanlar, selam veriyorlardı. Sonra da yanındakilere diyorlardı ki; - İşte Bilâl, Bilâl Habeşî, işte Hazreti Peygamberin müezzini. O’nun gibi ezan okuyan, bu dünyaya gelmemiştir. Fakat o, hiçbirini duymuyor, görmüyordu. Sanki çok kuvvetli bir mıknatıs, onu kendisine çekiyordu. Peygamber Efendimiz’in mübarek kabrine doğru ilerledi. Yüce makama erişirken selam verip Kur’ân-ı Kerim okudu. N’olur bir kez daha oku Hz.Bilal Peygamberimiz’in sevgilisinin kabrinin yanında bayılarak yıkıldı. Ayıldığı zaman, başucunda, sevgilisinin sevgili torunları Hasan ve Hüseyin Hazretleri; saçlarını okşuyorlardı. Sanki dünyalar onun oldu. Sarıldılar, kucaklaştılar, ağlaştılar; “Yavrularım! Ne kadar da dedeniz Hz. Resûlullah gibi kokuyorsunuz!” dedi. Hz. Hasan sordu: “Dedemiz de seni çok severdi. Acaba O’nun hatırı için, bir şey istesek yapar mısın? “ Hz. Bilâl çok şaşırdı; “Bu ne biçim söz? Bu kölenizden ne emredersiniz, yerine getiririm!”. “Senden, bir defa da olsa ezan dinlemek istiyoruz” dedi. Hz. Ömer inanamadı Ertesi sabah Bilâl Habeşî, son ezanını Mescid-i Nebevî’de okudu. Yanık ve hasret dolu sesiyle; “Allahu Ekber! Allahu Ekber!” dediği zaman bütün Medine halkı ayağa kalktı. “Eşhedu en lâ ilâhe illallah! Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah” deyince kadın-erkek, genç-ihtiyar, çoluk-çocuk, hatta yataklarındaki hastalar bile, sokaklara döküldüler. Mescid-i Nebevi’ye koştular. Halk o kadar coştu ki, Peygamber Efendimiz yaşıyor sandılar. Daha Bilal’ın ezanı bitmeden, yığılmıştı Medine mescidin önüne..!  Hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. En çok ağlayan ise, şüphesiz Halife Ömer’di. Bilal’in ise, bu heyecanı kaldıracak takati yoktu, tekrar vedalaştı onlarla. Peşimden kim dua okuyacak? Hz.Bilal-i Habeşi’nin hiç çocuğu olmamıştı. Birgün Hz.Bilal-i Habeşi Peygamberimize (S.A.V): ’Bizim çocuğumuz yok öldükten sonra bizim arkamızdan kim Fatiha okuyacak’ demiş, Efendimiz de: ‘Benim ümmetim her ezandan sonra arkanızdan Fatiha okuyacaktır’diyerek Hz.Bilal-i teselli etmişti.  Hz. Bilal yatağına girdiğinde “Ey Allah’ım! Günahlarımdan vazgeç. Beni eksiklerimde özürlü say” diye dua ederdi.
Peygamberimiz’in ahirete göçünden yıllar sonra Bilal’in sesini duyan medine halkı, Efendimiz yaşıyor sanıp sevinçten ağlamıştı.. O günden beri dünyada bir daha böyle bir ezan okunmayacaktı.

‘O yoksa ben de yokum`

Peygamberimiz vefat ettikten sonra, ona büyük bir sevgi duyan Hz. Bilâl, Medine’de daha fazla kalmaya dayanamayıp, ayrılmak zorunda kalmıştı. Şam dolaylarına giden Hz.Bilal, Hz Ömer, hicrî onaltıncı yılda Suriye ve Filistin’e gittiği zaman, O’nu karşılamış ve Câbiye’ye gelmişti. Sonra halife ile beraber Kudüs’e giderek, bu kutsal şehrin teslimi sırasında bulunmuş ve Hz. Ömer ile birlikte Kudüs’e girmişti. Hz. Ömer, burada,Peygamberimiz'in vefatından sonra hiç ezan okumayan Bilâl’den ezan okumasını rica etmiş, Hz. Bilâl de halifenin ısrarlarına  dayanamayarak ezan okumuştu. Hz. Bilâl ezanı okumaya başladığı anda, Hz. Ömer ve diğer sahabiler, Resûlullah dönemini hatırlayarak, gözlerinin önüne, geçmiş günleri getirip ağlamaya başladılar. Bilâl’in ezanını dinleyenlerin hepsi, kendilerinden geçmişlerdi.

Bunca ayrılık yetmedi mi ya Bilal’

Hz. Bilâl, bir gece rüyasında Peygamber Efendimiz’i gördü. Sevgili Peygamberimiz kendisine adeta sitem ettiler; “Bunca ayrılık yetmedi mi, Ya Bilâl? Hala kabrimi ziyaret etmeyecek misin?” Hz. Bilal’in zavallı yüreği, duracak hale geldi. Heyecan ve ter içinde uyandı. Hemen hazırlığa başladı. Şafak sökerken, ince, uzun ve garip deveciğiyle; mübarek Medine yollarına düştü. Biricik Efendisi’ne yaklaştıkça havayı kokluyor, taşları toprakları okşuyor ve gözyaşı döküyordu. Issız çölleri yara yara Medine’ye ulaştı.

O’na rastlayanlar, selam veriyorlardı. Sonra da yanındakilere diyorlardı ki; - İşte Bilâl, Bilâl Habeşî, işte Hazreti Peygamberin müezzini. O’nun gibi ezan okuyan, bu dünyaya gelmemiştir.

Fakat o, hiçbirini duymuyor, görmüyordu. Sanki çok kuvvetli bir mıknatıs, onu kendisine çekiyordu. Peygamber Efendimiz’in mübarek kabrine doğru ilerledi. Yüce makama erişirken selam verip Kur’ân-ı Kerim okudu.

N’olur bir kez daha oku

Hz.Bilal Peygamberimiz’in sevgilisinin kabrinin yanında bayılarak yıkıldı. Ayıldığı zaman, başucunda, sevgilisinin sevgili torunları Hasan ve Hüseyin Hazretleri; saçlarını okşuyorlardı. Sanki dünyalar onun oldu. Sarıldılar, kucaklaştılar, ağlaştılar; “Yavrularım! Ne kadar da dedeniz Hz. Resûlullah gibi kokuyorsunuz!” dedi. Hz. Hasan sordu: “Dedemiz de seni çok severdi. Acaba O’nun hatırı için, bir şey istesek yapar mısın? “ Hz. Bilâl çok şaşırdı; “Bu ne biçim söz? Bu kölenizden ne emredersiniz, yerine getiririm!”. “Senden, bir defa da olsa ezan dinlemek istiyoruz” dedi.

Hz. Ömer inanamadı

Ertesi sabah Bilâl Habeşî, son ezanını Mescid-i Nebevî’de okudu. Yanık ve hasret dolu sesiyle; “Allahu Ekber! Allahu Ekber!” dediği zaman bütün Medine halkı ayağa kalktı. “Eşhedu en lâ ilâhe illallah! Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah” deyince kadın-erkek, genç-ihtiyar, çoluk-çocuk, hatta yataklarındaki hastalar bile, sokaklara döküldüler. Mescid-i Nebevi’ye koştular. Halk o kadar coştu ki, Peygamber Efendimiz yaşıyor sandılar. Daha Bilal’ın ezanı bitmeden, yığılmıştı Medine mescidin önüne..!  Hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. En çok ağlayan ise, şüphesiz Halife Ömer’di. Bilal’in ise, bu heyecanı kaldıracak takati yoktu, tekrar vedalaştı onlarla.

Peşimden kim dua okuyacak?

Hz.Bilal-i Habeşi’nin hiç çocuğu olmamıştı. Birgün Hz.Bilal-i Habeşi Peygamberimize (S.A.V): ’Bizim çocuğumuz yok öldükten sonra bizim arkamızdan kim Fatiha okuyacak’ demiş, Efendimiz de: ‘Benim ümmetim her ezandan sonra arkanızdan Fatiha okuyacaktır’diyerek Hz.Bilal-i teselli etmişti. 

Hz. Bilal yatağına girdiğinde “Ey Allah’ım! Günahlarımdan vazgeç. Beni eksiklerimde özürlü say” diye dua ederdi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.